Bir kabile düşünün ki karadan çok suda yaşasın, zaman algıları ve medeniyetle bağlantıları olmasın… İşte o kabile, Bajau’lar.
Bajau adlı topluluk, göçebe bir topluluk. Ancak öyle bildiğiniz göçebelerden değil. Deniz göçebe topluluğu. Yani hayatlarını sulak yerlerde geçiriyorlar.
Diğer insanların aksine, zaman kavramı diye bir şeye sahip değiller. Sadece günü geçiriyorlar ve bu günlerin de çoğunu suda geçiriyorlar. Gelin, bu ilginç kabileyi yakından tanıyalım.
Resmen balık gibi yaşıyorlar.
Çoğunlukla Güneydoğu Asya’da; özellikle Malezya, Filipinler, Endonezya gibi yerlerde yaşayan Bajau’lar; deniz göçebe topluluğu ve kendilerine ait belli bir vatanları yok. Yerlisi oldukları Sulu Takımadaları’ndaki anlaşmazlıklardan dolayı Malezya’ya göç etmişler ve hayatlarının çoğunu suda geçiriyorlar.
Bajau’lar, akılalmaz yeteneklere sahip. Yetişkinler, uyku hariç günün yarısını suda geçiriyor. Balıkçılık ve deniz ürünleri avcılığıyla geçinen bu topluluk özellikle uzun süre nefes tutma becerileriyle ünlü. Kimisi 10 dakikadan fazla süre nefesini tutabiliyor.
Tahtadan oyularak yapılan gözlükleriyle 30 metre kadar derine dalabiliyorlar ve dipteyken yüzmüyor, suyun kaldırma kuvvetine meydan okurcasına yürüyorlar. Bunun yanı sıra evleri de sular üzerine kurulu.
Zaman algıları, medeniyetle doğru düzgün bağlantıları yok.
Bajau’ların bir takvimleri ya da sabit bir zaman ölçümleri yok. Zamanı daha çok güneşin doğuşu ve batışı üzerinden değerlendiriyorlar. Birçoğu, kaç yaşında olduğundan bile habersiz. Okuma-yazma da bilmiyorlar.
Onlar için en önemli olan şey, anın tadını çıkarmak. Yaşam şekilleri böyle olunca, gelecek kaygısı diye bir şeye de sahip değiller. Hatta hastalıkların bile çoğundan habersizler. Medeniyetle kurdukları tek bağlantı, kayıklarının motorlarına benzin almak veya alışveriş yapmak için kayıklarıyla kente gitmek.
Sizce böyle bir yaşam şekli kulağa nasıl geliyor? Siz olsanız ister miydiniz? Her şey toz pembe gibi görünse de muhtemelen onların da kendilerine özgü yaşadıkları problemler vardır.