1800’lerde, dünyanın çevresini bir bisikletle dolaşacak kadar cesur; bisikleti rahat kullanabilmek için etek yerine pantolon giyerek kadınlar için pantolon modasının öncülerinden olacak kadar ilham verici ve tek başına bu yolculuğa çıkacak kadar özgür ruhlu bir kadın…
Bir iddia uğruna olduğu var sayılsa da dünyayı yalnızca yanına aldığı bisikletle dolaşan Annie Londonderry, ardında tarih boyunca anılan muhteşem bir anı bıraktı. Üç çocuğuna rağmen dünya turunu gerçekleştirmesi, bize bunu ne kadar içten istediğini göstermeye yetiyor.
Bir sabah Boston Hükümet Binası’nın önündeki kalabalığın alkış sesini bisikletiyle yaran, üzerinde dönemini yansıtan uzun ve ağır bir etek bulunan bir kadın göründü. Adı Annie Londonderry ama halk onu “uçurtma gibi süzülen kadın” olarak tanıyor.
Annie’nin soyadı aslında Kopchovsky’di.
Takvim yaprağı 25 Haziran 1894’ü gösterdiğinde, henüz 24 yaşında olan Annie, dünyayı dolaşacağını duyurduktan sonra Kopchovsky olan soyadını Londonderry olarak tanıtıyor. Yoksul bir Yahudi aileden gelen Annie’nin üzerinde, kadınların gerçekleştiremeyecekleri birçok şeyin var olduğu düşüncesine sahip eril bir tahakküm vardı. Hele bir de o kadının Annie gibi 3 çocuğu varsa vay haline!
Bekar ve çocuksuz Annie Londonderry, kendisinin yarattığı bir kurgusal karakterdi.
Kadınların da tıpkı erkekler gibi hedefleri olduğunu günümüzde bile topluma kabul ettirmek zorken; bir de bunu toplumların yeni oluşum gösterdiği 1800’lerde yaşandığını hayal edin. İşte tam bu yüzden, aslında evli ve çocuklu olan Annie, kendisine bekar ve çocuksuz bir karakter kurguladı.
Kadınlar, toplumda artık ön plana çıkmaya başlıyor.
Bu dönemlerde, kadınların göz önünde olmasına imkan yokken 1800’ler sonunda bu algı biraz da olsa kırılmaya başlıyor. Tek başına seyahat edebilen eğitimli ve varlıklı kadınlar var olmaya başlıyor. Ancak Annie’de bu özelliklerden hiçbiri yoktu. Eşi Max işportacı, kendisi ise hiç eğitim görmemişti.
1870’de Letonya’da doğduktan sonra ailesiyle henüz küçük yaşta Boston’a göç ettiler. 1887’de ebeveynleri vefat edince kardeşleriyle bir başına kaldılar. 18 yaşında ise eşi Max ile evlenerek ilk çocuğunu doğurdu. Seyahatiyle ilgili soru yöneltildiğinde ise “hayatımın geri kalan senelerini kucağımda bir bebek ve üstümde bir önlükle geçirmek istemedim” diyecekti. Hayattan çok daha fazlasını istiyordu.
Bisiklet, özgürlüğün bir simgesi haline geldi.
Kadınların seçme ve seçilme hakkı, yüksek eğitim ve evlilikte eşit haklar kadınlar tarafından talep edilmeye başlanan bu dönemde, bisiklet de özgürlük simgesi olarak öne çıkmaya başlamıştı. Annie, bisikleti özgürlüğünü, ününü ve parasını kazanmak için bir yol olarak gördü. Yolculuğa başlama fikri ise biraz şaibeli.
Bir bahis üzerine yolculuğa çıktığı söylenen Annie’nin bu durumu aslında bir fırsat olarak değerlendirdiği söyleniyor. Yine de bu bahis meselesini kısaca aktaralım: Söylenene göre 1894’te Boston’lı iki zengin erkek hiçbir kadının bisikletle dünyayı dolaşamayacağına dair $10.000‘a karşı $20.000 bahse giriyor. Annie de bu bahsi duyuyor ve kendisinin bunu yapabileceğini iddia ediyor. Bahsi kazanması için 15 ay içinde dünyayı dolaşması ve yolculuk sırasında en az $5.000 kazanması gerekiyordu. Birkaç hafta içinde de 42 kiloluk bisikleti ile dünya turuna çıkmaya hazırlandı.
1800’ler bisiklet için harika bir dönemdi.
Bisikletler daha güvenli bir hal alarak ABD’de yaygınlaşınca o dönemde müthiş bir bisiklet furyası oluştu. Bu esnada bu küçük icat, kadınlara da mahallelerin ötesine çıkabilme gücü verirken yavaş yavaş bağımsızlıklarını elde etmelerine bir nevi aracı oluyordu. Döneminde kadınların adeta idolü haline gelen Annie, kadınların da sembolü haline gelmişti.
27 Haziran’da dünya turu için yola çıktı.
Annie, fotoğraflar için iki gün süren heyecanlı bekleyişin ardından 27 Haziran günü yola koyuldu. Başlangıç olarak rotasını batıya çevirdi, bisikletle alakalı birkaç ders almaya karar verdi. Kullandığı 42 kiloluk bisiklet, bir kadının yolculuk yapması için uygun görünmüyordu.
Bu sırada Chicago’ya gelerek tam 1500 km’den fazla yol katetmişti. Chicago Sterling Bisikletleri, ona 26 kiloluk bir bisiklet ayarlamayı ve bunun karşılığında bir reklam sözleşmesi teklif etti. Bu firma için teker üreten firma da başka bir sözleşme ile Annie’nin karşısına geçti. Bisikletinde şimdiden iki reklam afişi dalgalanmaya başlamıştı.
Uzun etekten, kısa pantolona hızlı bir geçiş.
Moda konusuna da yön verdiğini söylediğimiz Annie, başlangıçta kendisine sürüşe uygun bir hafif bir elbise diktirdi. Bu sayede eteği belinde tuttururken rahatça bisikletini kullanabiliyordu. Dönemin kadın modasına yön veren korse hareketlerini kısıtladığı için ondan da kurtuldu. Artık daha özgür ve rahattı.
14 Ekim’de Chicago’dan yola çıktığında ise daha rahat bol kesimli, şalvar benzeri bilekte dar manşeti olan bir pantolon giymişti. Bu kıyafet bisiklet süren bir kadına göre oldukça konforlu bir seçenekti. Ancak bir gazetecinin yönelttiği soru karşısında Annie şöyle cevap verdi: “dünyanın çevresini dolaşmaya girişecek kadar cüretkâr olmama rağmen, pantolon giymeye yetecek cüretim yok.”
Annie’nin kıyafetlerini görenler onun kadın mı, yoksa erkek mi olduğunu ayırt edemiyordu.
Annie küçük kasabalarda kıyafetine ve bisikletine dik dik bakan kişilere sıkça rastlıyordu. New York Buffalo’ya ulaştıktan sonra, daha da ileri giderek günümüzdeki kapri modele benzer bir çocuk pantolonu giymeye başladı. Siyah çorap, tozluk, tüvit yelek, ceket ile mavi bir gemici şapkası da takıyordu. Onu görenler yaklaşmakta olanın bir kadın mı, erkek mi olduğunu anlamakta güçlük çekiyordu.
New York’tan bindiği gemide büyük bir ilgi topladı. Maceralarını tıpkı bir masal gibi anlatıyor, güvertede bisikletle tur atıyor ve para topluyordu. Paris’e gittiğinde Sterling bisiklet acentası tarafından konuk edildi. Bisiklet, Fransa’da o dönem oldukça popülerdi; bu yüzden Fransız basınında büyük ilgi gördü.
Mısır’dan Sidney’e, Sri-Lanka’dan Singapur’a…
Mart 1895’te San Francisco’ya ulaşmasından hemen sonra, yolculuğunun final ayağına başladı. Sonlara yaklaşırken bisikletinin ve giysilerinin arkasında dalgalanan 50’ye yakın bayrak vardı. Şehirden şehre geçerken, kasasına hediyelik eşyalar ve yerel tüccarların promosyonlarını da ekliyordu. Annie, Omaha World Herald gazetesine verdiği söyleşide “İnanıyorum ki, yakın gelecekte her sınıftan kadın, uzun etekli ve dar görüşlü olanlar dışında, bir bisiklete bacaklarını açarak oturacak” diyordu.
Tam olarak 15 ay sonra, uzun yolculuğuna başladığı yere, Boston’a dönebildi. Beklendiği kadar pedal çevirememiş olsa da yolculuğu bir kadın olarak büyük bir başarıydı. Gezdiği yerlerde insanlara hazırladığı sunumları sırasında dramlar ve detaylarla dolu bir hikâye dokudu, izleyiciler bunu can kulağıyla dinlediler.
Annie ve yolculuğu uzun süre gündemde kaldı; zeki ve becerikli bir girişimci, eğlenceli bir konuşmacı olarak insanların da takdirini almıştı, özellikle kadınlara ise büyük ilham kaynağı oldu.