Jose Alvarenga; yıllarını balık tutarak geçirmiş, deniz yollarını iyi bilen bir balıkçıydı. Ancak, ne kadar deneyimli olursa olsun, bir fırtınanın gücüyle başa çıkamadı ve söylediğine göre 438 gününü Pasifik Okyanusu’nda geçirdi.
2012’nin sonlarında meydana gelen bu olayda, aslında iki kişiydiler fakat Jose’nin arkadaşı bir süre sonra yaşam şartlarına dayanamayıp hayatını kaybetmişti ve takım arkadaşını yalnız bırakmıştı.
Peki nasıl oldu da Jose Alvarenga hiçliğin ortasında 1 yıldan uzun süreyi 7 metrelik bir kayıkta geçirip hayatta kalmayı başardı? Anlattığı hikâye gerçek miydi? Uzmanlar bu konuda neler söylüyor?
Jose Alvarenga, köpek balıklarının arasında 30 saatlik bir derin deniz vardiyası balıkçılığı planlamıştı.
Ezequiel Cordoba ve Jose Salvador Alvarenga
Meksika’nın Costa Azul balıkçı köyünde rekabet çok yüksekti ve Alvarenga, etkileyici bir av tutmayı kafasına koymuştu. Arkadaşı ve işvereni olan Villermino Rodriguez için çalışan başka bir balıkçı ile yola çıkacaktı fakat o kişi son dakikada geri adım atmıştı.
Alvarenga, bu durumu çok önemsememişti ve işvereninin şirketinden Ezequiel Cordoba adında başka genç bir balıkçı seçti. Alvarenga, Cordoba ile daha önce hiç çalışmamış ve hatta onunla konuşmamış olmasına rağmen, deneyimsiz genç adamı yolculuğuna uygun gördü.
İkili, başlarına geleceklerden habersiz bir şekilde, küçücük bir kayıkla okyanusta yola çıktılar.
17 Kasım 2012 tarihinde ikili, küçük bir motora sahip 7 metrelik bir kayıkla yola çıktı. Gemide çeşitli balık tutma araçları, taşınabilir bir elektronik radyo ve balığı tutmak için büyük bir buz kutusu vardı.
Yolculuk, Alvarenga’nın umduğu kadar güzel geçiyor gibi görünüyordu çünkü çok geçmeden buz kutularının neredeyse tamamını dolduracak kadar balık tutmuşlardı.
Fırtınalı yağmur sebebiyle, rota çizmek imkânsız hâle gelmişti.
Yolculuklarının bitmesine birkaç saat kala, beş gün sürecek bir fırtına çıktı. Alvarenga ve Cordoba, tekneyi kıyıya geri döndürmeye çalıştılar ancak bu fırtına ve yağmurda kıyının nerede olduğunu görmek imkansızdı.
Tekneleri de balıklar tarafından ağırlaşmıştı ve manevra yapabilmek için avlarını denize boşaltmak zorunda kalmışlardı. Bir süre, yağmur suları ve yanlarında getirdikleri az miktarda yemekle hayatta kalabildiler.
Fırtına dindiğinde, ellerinde ne kaldığını tam olarak görebildiler.
Motorları kullanılamaz hâle gelmişti, olta takımları kaybolmuştu ve elektronik cihazları hasar görmüştü. Yalnızca birkaç temel malzeme ile okyanusun ortasında mahsur kalmışlardı.
Jose Alvarenga; çıplak elleriyle balık, kaplumbağa, denizanası ve deniz kuşu yakalayabilmişti. Bir süre bu şekilde idare etseler de günler haftalara, haftalar aylara dönüşmüştü ve her şey, gittikçe zorlaşıyordu.
Tek umutları, uçaklar tarafından görülmek veya bir kıyı şeridine sürüklenmekti.
Alvarenga, Ay’ın evrelerini takip ederek kendini meşgul etmeyi ve zamanı saptamayı başarıyordu. Suda büyümüş ve hayatının çoğunu denizde geçirmiş biri olarak, deniz ürünleriyle beslenmeye, Güneş’e ve sert tuzlu havaya alışıktı. Ancak Ezequiel Cordoba için durum farklıydı.
Arkadaşı öldüğünde, Alvarenga da intihar etmeyi düşündü.
Ezequiel Cordoba’nın Annesi ve Alvarenga
Cordoba; çiğ balık, kuş ve kaplumbağa yemekten hastalanmaya başlamıştı. Hastalandıktan kısa bir süre sonra yemek yemeyi bıraktı ve sonunda açlıktan öldü. Ezequiel Cordoba’nın ölümünden sonra yalnız kalan Alvarenga, intiharı düşünmeye başladı fakat bunu hiçbir zaman yapmadı.
Denizde 400 günden fazla zaman geçirdikten sonra, Alvarenga nihayet bir yılı aşkın süredir hayalini kurduğu şeyi gördü: kara.
Küçük hırpalanmış kayığı güneye, yolculuğuna çıktığı yerden yaklaşık 9.000 kilometre uzakta, Marshall Adaları’nın ücra bir köşesine sürüklenmişti.
Kıyıya geldikten sonra küçük bir sahil evinin kapısını çaldı. Adamın söylediklerine inanamayan çift, durumu hemen yetkililere bildirdi. Alvarenga’nın 11 ay önce öldüğünü düşünen polis, hikâye karşısında şoke oldu.
Herkes, küçük teknedeki iki balıkçının çoktan öldüğünü düşünmüştü. Ebeveynleri, küçük kızı ve patronu; adamın dönüşüne çok sevinmişlerdi. Patronu, Alvarenga için bir arama ekibi göndermişti ancak fırtına yüzünden bulamamışlardı.
Başlangıçta, Jose Alvarenga’nın hikâyesine neredeyse kimse inanmadı.
Alvarenga, denizde bir yıldan fazla geçiremeyecek kadar sağlıklı görünüyordu. Zayıflamıştı, saçları ve sakalı çok uzamıştı ve cildi yıpranmıştı ancak kesinlikle yemek yemeden veya tatlı su içmeden bu kadar süre kalmak onu çok daha kadar zayıf düşürürdü. Doktorlar en azından iskorbüt hastası (yediği balıklar nedeniyle ortaya çıkması olası bir hastalık) olması gerektiğini iddia ettiler.
Okyanusa Açılan Denizciler Yiyecekleri Bitse Bile Neden Balık Tutmazlardı?
Ayrıca, birkaç denizcilik uzmanı, Marshall Adaları’nın noktasına ulaşmak için özellikle düz bir hat üzerinde yelken açmak zorunda kalacağına, bunun hiçbir yönlendirme mekanizması veya navigasyon sistemi olmadan neredeyse imkansız olacağını söylemişti.
Fakat bu rota tutarsızlığı, Hawaii Üniversitesinde yapılan bir araştırmada, okyanus akıntılarının onu doğrudan indiği adaya yönlendireceğini kanıtladığında ortadan kalktı.
Bugün Alvarenga, El Salvador’da, sudan olabildiğince uzakta, karayla çevrili küçük bir kasabada yaşıyor.
Adamın anlatığı hikâye, hâlâ tam olarak yalan veya doğru şeklinde kanıtlanmış değil. Eğer dediği doğru değilse, o kadar uzun süre neden evden uzakta yaşamıştı? Eğer doğruysa, bir mucize niteliği taşıyordu.