Her gün gördüğünüz, beraber çay içtiğiniz yaşlı komşunuz, içinde bir psikopat beslese bunu fark edebilir miydiniz? Seri katiller, içlerinde taşıdıkları canice hislere karşı koyamayarak ve bunu büyük bir ustalıkla gerçekleştirerek bizimle aynı dünyada yaşıyorlar.
Hele ki içlerinden birinin hikâyesi, acımasızlığından dolayı kendisinin Hitler’in kadın versiyonu olabileceğini düşündürüyor. Çünkü insanları öldürüp yapmış olduğu eylemleri biz yazarken kanımız dondu; o yaşarken bir dakika bile duraksamamış.
Kimden mi bahsediyoruz? Tabii ki şeytanın yeryüzünde beden bulmuş hali olarak tanınan Leonarda Cianciulli’den.
İtalya’da doğan Leonarda Cianciulli, bakıldığında gayet normal biri gibi duruyor. Belki sokakta görsek ne kadar tatlı bir teyze diye düşünürüz.
“Sıradan” bir insan gibi görünen bu teyze, 1939 ile 1940 yılları arasında tam üç kadını canice katletti. Hem de aklımızın alamayacağı korkunçlukta.
Fal gibi batıl inançları çok olan Cianciulli, dinine düşkün bir ailede büyümüştü. Hurafeler ve gelenekselci bir bakışın içinde büyüyen bu kadın, zamanla kendisinin gelecekten gönderildiğine dair bir inanç beslemiş.
Sık sık falcılara uğrayan ve geleceği hakkında bir öngörü alan bu kadın, yakın zamanda evlenip çocuğa karışacağı haberini almış.
Bu müjdeli haber Ciancuilli’nin çok hoşuna gitse de çocuğunu koruyamayarak onun kaybıyla sınanacağı gerçeği de tokat gibi çarpmıştı yüzüne. Falcının dediğine göre, eğer bebeğini kaybetmek istemiyorsa büyüye yönelmeliydi. O gün, bu cani kadın için dönüm noktası olmuştu. Artık onun hayatında hiçbir şey eskisi gibi ilerlemeyecekti.
İşin garibi, bu falcı ziyaretinden kısa bir süre sonra evlendi ve defalarca kez hamile kaldı.
Söylenene göre 17 kez hamile kalan ve defalarca çocuk düşüren bu genç kadın, tıpkı falcıda söylendiği gibi evlatlarıyla terbiye oluyordu. Bunca düşükten sonra nihayet sağlıklı bir erkek çocuk dünyaya getiren kadının ilerleyen senelerde, II. Dünya Savaşı’na oğlunu yollaması gerekti.
Falcının söylediklerini aklından çıkaramayan Cianciulli, büyüye merak salmaya başladı. Böylece çeşitli ritüellerle oğlunu koruyabilirdi. Nitekim bu ritüelleri de gerçekleştirdi, üç kişiyi oğlu için kurban etti.
İşin kan donduran yanı, kurban ettiği insanlardan yaptığı sabunla oğlunu yıkamalı ve kurbanlardan yaptığı pastayı ona yedirmeliydi.
Cianciulli’nin gözleri dönmüştü, yaşadıkları yerde bir kadını gözüne kestirdi ve onu kaçırarak baltayla vücudunu parçalara ayırdı. Fakat tek bir kadın yeterli gelmedi, ona başka kurbanlar da gerekliydi.
Bu kez de iki orta yaşlı kadını gözüne kestirdi. Bu kadınların kafasını taşla ezen Cianciulli, vücutlarından aldığı parçaları ve kanları kurutup öğüterek çeşitli malzemelerle harmanlayarak pasta yaptı!
Oğlu Giuseppe ile hazırladığı bu pastaları da afiyetle yedi. Belki inanmayacaksınız ama kendilerine misafirliğe gelenlere bu lezzetli (!) pastalardan ikram etti.
Pasta malzemelerinden arta kalan yağ ve etlerle sabun yapmayı da ihmal etmedi.
Evet, kurbanlarının arta kalan malzemeleriyle de sabun yaptı ve oğlunu o sabunlarla bir güzel yıkadı. Tıpkı pastalarda olduğu gibi bol bol yaptığı sabunları da komşularına dağıttı. Tüm ritüelleri yerine getirdiğine göre artık oğlunun başına bir şey gelmeyeceğinden çok emin olmuştu.
Ama hesaba katmadığı bir şey vardı. Bir süre sonra şüpheli davranışları komşularının dikkatini çekti. Polislere bu kadını şikâyet eden bir komşusu, gördüğü tüm gariplikleri anlatınca hızlı bir şekilde seri katilin yaptıkları ortaya çıkmış oldu.
Leonarda Cianciulli, suçunu itiraf etmiş etmesine de aklı yıkanan kadın, yaptıklarından da hiç pişmanlık duymadığını söylemiş. Çıktığı mahkemenin ardından ömür boyu hapis cezasına çarptırılan kadın, 1970’te de kaldığı hapishanede ölmüş. Kurbanlarını pişirdiği kazan ise Roma Krimonoloji Müzesi’nde sergilendi. Siz siz olun her komşunuzun verdiği pastayı yemeyin, bizden demesi.