Trafik işaretleri, dünyanın pek çok yerinde aynıdır ancak Amerika’da bu durum çok farklı. Filmlerde, dizilerde veya ziyaret ettiğimizde sıkça gördüğümüz tabelalar doğal olarak pek çok insana “Amerika’nın trafik işaretleri neden farklı?” diye düşündürtüyor.
Japonya’dan tutun Rusya’ya kadar pek çok yerde gördüğümüz aynı tip tabelalara Amerikalılar epey yabancı. Kendilerine has trafik işaretleri olan Amerikalılar, 1930’lu yıllardan bu yana kendi tabelalarını kullanıyor. Pek tabii bu durum, ülkeyi ziyaret eden pek çok turistin aklını karıştırabiliyor.
Sonuçta neredeyse her ülkede aynı olan trafik işaretleri yabancı bir dil taşımıyor ancak İngilizce bilmeden ABD’yi ziyaret ettiğinizi düşünün. Tabelaları anlaması ne kadar zor olurdu değil mi? Peki neden bu tabelaları kullanıyorlar dersiniz, bir inat uğruna mı yoksa gerçekten mantıklı sebepleri mi var?
İlk araba üretimini 1888 yılında Alman Carl Benz yapsa da seri üretimini yapan kişi Amerikalı Henry Ford oldu.
Seri üretime girmesiyle beraber otomobiller daha da erişilebilir hâle gelmişti. Bu da doğal olarak yolların inşa edilmesine, trafik işaretlerinin doğmasına ve birtakım kurallar getirilmesine sebep oldu. Pek tabii Henry Ford’un Amerika’nın Detroit eyaletinde yaşamasıyla; Detroit, “araç şehri” konumuna yükseldi.
Zamanla artan talep, daha fazla aracın üretilmesine öncülük etti ve geçmişten günümüze kadar uzanan bu yolculukta Amerika, artık dünyanın otomobil başkenti hâline geldi. Ancak yukarıda da belirttiğimiz gibi; trafik işaretleri, Amerika’ya özgüydü.
Bildiğimiz üzere her eyaletin kendine özel kanunu ve hukuku var. Bu yükümlülükler, geçmişte trafik işaret ve levhaları için de geçerliydi.
Her kanun her eyalette aynı işleyemeyebiliyor, bu da Amerika’nın eşsiz bir hukuk düzenine sahip olduğunu bize yıllardır gösteriyor. Genelde özel otomobil şirketleri her eyalet için özel trafik levhaları belirliyordu.
Bu durumdan kimse de rahatsız değildi hatta faydasını da zaman içerisinde sıkça gördüler, böylelikle 1927 yılında Amerikan Eyalet Yüksek Yetkilileri Birliği (AEYYB), ABD Standart Yol İşaretleri ve Tabelaları Özeti’ni oluşturdu.
Ancak Ulusal Cadde ve Otoyol Güvenliği Konferansı 1930 yılında Cadde Trafik İşaretleri El Kitabı çıkardı. Fakat iki farklı el kitabı olması insanlarda doğal olarak kafa karışıklığına sebep oldu ve belli bir standarda oturtturulamadı. 1 yıl sonra ortak bir komite kurularak yeni bir el kitabı çıkartıldı.
Ortak çıkarılan yeni el kitabının izlerini, günümüzde Amerika’da hâlâ sıkça görebiliyoruz.
Yaklaşık 20 yıl sonra 1951’lerde II. Dünya Savaşı’nın ardından Birleşmiş Milletler kuruldu ve uluslararası bir yol işaretleri standardı oluşturuldu. İçeriğimizin başında da belirtmiştik; bu standardın amacı, trafik işaretlerinin evrensel olmasıydı. Böylelikle herhangi bir ülkeyi ziyaret etmek istediğinizde her ülkede aynı trafik işaretleri olacaktı.
Birleşmiş Milletler, bu standardı Amerika’nın da üzerinde denemek istedi ve Ohio, New York, Minnesota gibi eyaletlerde bu deneyleri gerçekleştirmek adına ilk adımlarını atmıştı. Ancak Amerika uzun yıllardır kendi trafik standartlarına göre hareket ettiği için bu levhaları tahmin edilebileceği üzere benimseyemedi ve insanlarda kafa karışıklığına yol açtı.
Birleşmiş Milletler, Viyana Konvansiyonu’nu oluşturarak tekrardan öncülük etmeye çalıştı ancak ABD katılmadı.
Tabii bu konvansiyonu reddeden tek ülke Amerika da değildi; aralarında Çin, Kanada, Avustralya ve Etiyopya gibi büyük ülkeler de vardı. ABD’nin reddetmesinin amacının arkasında ise hâlihazırda tüm eyaletlerin kendilerine özel otoyol tabela ve işaretlerine sahip olmasıydı.
Eğer ki kabul etmiş olsalardı tüm eyaletlerin bu kurallara göre hareket etmesi gerecekti ve bu da eyaletler arasında karmaşıklığa sebep olacaktı. Ancak bu tabii ki ABD’nin otoyol kuralları olmadığı anlamına gelmiyor.
ABD, 1966 yılında Karayolu Güvenliği Yasası çıkartmıştı. Bu yasayı eğer herhangi bir eyalet uygulamayı reddederse federal hükûmete otoyol fonlarının %10’unu vermek zorundaydı.
1970 yılında Amerika’da tekrar görüntü tabanlı trafik işaretlerine geçilmesi adına bir girişimde bulunuldu.
Ancak yine ve yine bu girişim başarısız oldu. Beklenilenin aksine sürücüler görüntü tabanlı trafik işaretlerini kafa karıştırıcı buldu ve benimseyemedi. Daha önce kullandıklarının yanı sıra, yeni tabelalar âdeta Amerika’da kaos yaratarak verimsiz sonuçlandı ve 1978 yılında tabelalar, sessizce otoyoldan kaldırıldı.
Bu denemeler de bize Amerikalıların nasıl kendi eyalet sistemlerini ve kurallarını benimsediğini kanıtlar nitelikte. Olur da ileride Amerika’ya giderseniz daha önceden trafik levhalarını iyice çalışmanızda fayda var çünkü Amerika’da bunun yaptırımı doğal olarak epey fazla!