Atatürk’ün de Aday Olduğu İlk Genel Seçimlerde Neler Oldu?

Tarihimiz boyunca pek çok seçim gerçekleştirdik ve bu seçimlerden bazıları oldukça karanlık dönemlerdi. Türkiye’nin yükseldiği Osmanlı’nın son günlerinde de yine böyle bir seçim gerçekleşti: 1923 Genel Seçimleri.

III. Selim sonrası başlayan batılılaşma çabaları, yurt dışına gönderilen elçilerin verdikleri bilgilerle hız kazandı. Diğer ülkelerdeki gelişmeler sıkı takip edildi. Elçiler aracılığıyla gelen yenilikleri takip etmek ve bunları tartışmak için ise meclisler kullanılıyordu.  

İlk kez 1877 yılında ortaya çıkan mecliste uzun bir süre boyunca iki dereceli seçimler gerçekleştirildi, kararlar alındı. Ancak bu iki dereceli seçimlerin şöyle bir yanı vardı; seçmenler, kendilerine temsilci seçiyor ve seçilen temsilciler başkan (veya eşdeğer yöneticiyi) belirliyordu. Dolayısıyla seçmenlerin başkan seçiminde doğrudan bir oy yetkisi bulunmuyordu. Elbette bu durum çok yakında değişecekti. 19 Mayıs 1919’da Mustafa Kemal Atatürk’ün başlattığı milli mücadelenin en büyük adımları ise henüz atılmamıştı. 

İlk Türkiye Büyük Millet Meclisi toplanmadan önce ülke genelinde karmaşa hakimdi.  

tbmm açılış

İstanbul işgal altındaydı, ülkede otorite eksiği vardı ve bunun için de bir çözüm gerekiyordu. Ancak o dönemki Osmanlı Mebusan Meclisi bunun için yeterli değildi. Aynı zamanda bu meclis, Lozan Barış görüşmeleri için de tehlike olarak görülüyordu. Bu sebeple meclisin değişmesine karar verildi.  

Mustafa Kemal Atatürk, Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti adına tüm illere bildiri göndererek kendileri adına 5 temsilci seçmelerini istedi. Daha sonra illerden seçilen temsilciler, Ankara’ya geldi. 

İlk Türkiye Büyük Millet Meclisi vekillerinin sayısı gitgide azaldı. 

tbmm

İki dereceli seçimle gelen yeni vekiller ve Mebusan Meclisi’nden kalan eski vekiller de dahil olmak üzere mecliste toplam 437 üye bulunuyordu. Günümüzde ise bu sayı 600’e ulaşmış durumda. Ancak ilk meclisteki üye sayısı günden güne düştü.  

Vekillerden bazıları meclis açılmadan hayatını kaybetti, bazıları istifa etti ve bir kısmı ise yeterliliğini yitirdi. Meclis açılışına katılamayacak olanlarla birlikte sayı git gide düştü. Meclisin açılışına yalnızca 115 vekil katılabildi.  

Tarihler 20 Nisan 1920’yi gösterdiğinde ilk Türkiye Büyük Millet Meclisi resmen açıldı.

tbmm açılış

O dönem gazeteci ve tarihçi olan ve meclisin açılışını bizzat izlemiş E. Behnan Şapolyon karşılaştığı manzarayı ders niteliğindeki şu cümleleriyle anlatıyor:

Bina henüz tamamlanmamıştı. Kiremitleri bile döşenmemişti. Pek çok noksanı vardı. Kiremit yetmedi. Ankaralılar kendi çatılarından kucak kucak kiremit taşıyarak çatıyı kapattılar. Bu manzara çok anlamlıdır. Mecliste mebusların oturacağı sıra bile yoktu. Ankara Muallim Mektebi’nin tatkibat okuluna ait sıralar getirildi. O tarihte Ankara’da elektrik de yoktu. Kahvelerin birinden alınan petrol lambası asılarak aydınlatma sorunu da halledildi. Salonun koridoruna mebusların su içmesi için üç küp konuldu, üzerlerine maşrapa bırakıldı. Sokağa bakan ilk oda da Riyaset (Bakanlık) odası yapıldı. Daha sonra meihur Hattat Hulusi Efendinin yazdığı “Hakimiyet Milletindir” tabelası kürsünün arkasına asıldı…

Bu şartlar altında kurulan mecliste, kısa zaman içinde görüş ayrılıkları kendini belli etmeye başladı. 

seçim

İlk mecliste neredeyse her görüşten, dinden ve ırktan insan vardı. Bu durum görüş ayrılıklarında seslerin yükselmesine sebep oluyor ve meclisten ortak bir karar çıkmasını zorlaştırıyordu. Buna bir çözüm gerekiyordu.  

Mustafa Kemal, meclisteki vekiller arasında Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Grubu kurdu.  

tbmm llk genel seçimi

Vekiller, görüş ayrılıklarına göre Birinci ve İkinci Müdafaa-i Hukuk Grubu olarak iki gruba ayrıldı. İlk grup inkılapçılığı ve iktidarı temsil ediyordu; ikinci grup ise muhafazakarlığı ve muhalefeti. İki grup birbirine çok ters düşüncelere sahipti. Birinin “ak” dediğine öbürü adeta “kara” diyordu.  

Birinci grup vekilleri sürekli olarak yenilikçi çalışmalar gerçekleştiriyor, çağdaş bir millet olmak arzusuyla yanıp tutuşuyordu. Elbette bunun için de Osmanlı’daki devlet düzeninden uzaklaşmak gerektiğini farkındalardı. Lozan görüşmeleri de dahil olmak üzere pek çok konuda bu grubun çözümleri mantıklı bulunuyor, ülke gitgide çağdaşlaşıyordu. Mustafa Kemal de bu grubun bir üyesiydi. 

İkinci grup ise bu gelişmelere şiddetle karşı çıkıyor, değişim ihtiyacı olmadığını düşünüyordu. Mecliste sesler sık sık bu görüş ayrılıkları sebebiyle yükseliyor ve gerilim artıyordu. 

Mustafa Kemal “halk” için bir siyasi parti kurmak istiyordu. 

atatürk cumhuriyet halk partisi

Mustafa Kemal, halkın bir siyasi partiye ihtiyaç duyduğunu biliyordu. Bunun için de yine isminde “halk” geçen bir siyasi parti kurmak istiyordu ancak Rauf Orbay da dahil birçok insan, Mustafa Kemal’in siyasi lider olma fikrine karşı çıktı.  

Siyasi parti liderliğinin yoruculuğunu ve bu mücadelede Mustafa Kemal’in ne kadar yorulacağını düşünen Rauf Orbay, ne kadar dil döktüyse de sonrasında Mustafa Kemal’i bu yoldan döndürememiştir. 

İlk Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde alınan son kararlardan biri saltanatın kaldırılması oldu.  

atatürk

Meclisteki tartışmalar, saltanatın kaldırılması ve yeni kanun tekliflerinde de kendini belli etti. Oylamaya katılanların 89’u yeni kanunları kabul ederken, 36’sı ret oyu kullandı; 3 kişi ise çekimserdi. Seçimlerde kullanılan yönteme göre ise bu sayı yeterli değildi. Bu, ilk TBMM’nin son görüşmesi oldu. Ancak ilk TBMM dağılmadan önce Türkiye Cumhuriyeti’nin yükselişinin önü açılmış oldu.

Artık meclisin de değişmesi gerekiyordu. 

atatürk

Mustafa Kemal, seçim yapılması için çalışmalara başladı. Bu, tarihimizdeki ilk genel seçim olacaktı ancak o gün için kimse seçimin ne demek olduğunu bile bilmiyordu. Bu sebeple Mustafa Kemal önce gönderdiği bildiriyle halkı seçime karşı bilinçlendirdi.  

Seçime katılacak adaylar belirlendi, grupların isimleri kesinleşti. Buna göre seçime katılan gruplar şu şekildeydi:  

  1. Müdafa-i Hukuk Birinci Grubu 
  2. Müdafa-i Hukuk İkinci Grubu 
  3. Müdafa-i Milliye Grubu 
  4. İttihatçılar 
  5. Amele Grubu  
  6. Bağımsızlar 

Her şey hazır sayılırdı ancak Mustafa Kemal’e yöneltilen bir soru, yakın gelecekteki o büyük devrimin sinyallerini verdi: Halide Edip Hanım meclise dahil olabilecek mi? 

halide edip adıvar

Halide Edip Adıvar’ın mecliste bulunma isteği, bir süredir kadınların da seçime dahil olmasıyla ilgili çalışmalarıyla örtüşüyordu. Kadınların seçme ve seçilme hakkına sahip olması bir süredir Mustafa Kemal’in de kafasını kurcalıyor, sıklıkla yakın çevresine bu planından bahsediyordu. Ancak böyle bir karar alabilmek için meclis çoğunluğunu sağlamak gerektiğini biliyordu ve bunun için yeni bir meclis kurulması gerekiyordu.

Bazıları kesin bir dille kadınlara seçme ve seçilme hakkını çok görüyor, “Kadının işi evindedir” diyordu. Yine bu görüşmelerden birinde Hüseyin Avni Bey “Kendilerine layık gördükleri gün, haklarını bizden alırlar” sözlerini dile getirerek bu fikre karşı çıkmıştı. 

Seçim, tüm ülkede ve yurt dışında yankı bulmuşken bir yandan da hazırlıklar kızışıyordu. 

tbmm ilk genel seçimler

11 Nisan günü “Yeni Seçim ve İstanbul” başlığıyla yayımlanan bir yazıda Mustafa Kemal şunları söylüyordu: 

Seçimler başlıyor, birkaç güne kadar her tarafta defterlerin düzenlenmesi bitirilecek ve vatandaşlar oylarını vermeye davet edilecektir. İstanbul da seçimlerde görevini yapmak için hazırlanmalıdır. İstanbul’un özel bir durumu vardır. Bundan dolayı ona göre görevini hakkıyla yapmalıdır. 

Halk son iki gün içinde yayınladığım esaslar çevresinde toplanarak, vatanlarına olan bağlılıklarını göstermelidir. Temel ilkelerimize sadık olmaya azmetmiş kimseleri seçerek kendini kurtarmaya hizmet etmelidir.

İstanbul’un seçimlerinde entrikalar çevrildiğini biliyorum. Fakat İstanbullular, İstanbul’un henüz işgal altında bulunduğunu hatırlarından çıkarmamalıdır. İstanbul henüz kurtarılmış değildir. Kurtarılması için de birliğe ihtiyaç vardır. Şimdiye kadar elde ettiğimiz zaferleri ancak birlik ve dayanışma sayesinde elde ettik. Zaferin meyvelerini toplamak için de bu yola devam etmek gereklidir. Düşman elindeyken düşmana yardım etmemeliyiz.  

Türkiye’nin ilk genel seçimi, ülkenin dört bir yanına adeta bahar getirmişti.  

parlamento 1923

Seçim arabaları, evler, baheçeler defne yaprakları, bayrak ve çiçeklerle bezendi. Davullar, zurnalar eşliğinde halk, seçime gitti. Seçim coşkusu, yalnızca burada doğup büyüyen insanları değil; herkesi içine almıştı.  

Halkın oy kullanması için süslenen arabalara sandıklar konularak, geçtiği her yoldan insanların oy kullanması sağlamıştı.  

Bu coşkuyla sandığa giden halk, seçim sonuçlarını da coşkuyla karşıladı. 

seçme ve seçilme

Seçim sandıkları elden ede marşlar eşliğinde taşındı ve sayıldı. Sonuçlar, Mustafa Kemal’in liderliğini üstlendiği Anadolu ve Müdafa-i Hukuk adaylarının yadsınamaz başarısını gözler önüne seriyordu. 

Takvim yaprakları 29 Ekim 1923’ü gösterdiğinde ise yeni bir devrin başlangıcı oldu.  

tbmm

Anayasa’nın yapılan değişiklikle “Türkiye Devleti’nin hükümet biçimi, Cumhuriyet’tir.” maddesi, ilk maddeye eklendi ve Türkiye’nin yeni yönetim biçimi resmiyet kazandı. Aynı günün gecesi ise yeni Türkiye’nin önderi Mustafa Kemal Atatürk, ilk cumhurbaşkanı seçildi.  

Ülkemizin ne kadar zor şartlar altında kurulduğunun en büyük kanıtlarından biri de 1923 seçimleriydi. Türkiye, bir enkazın altından kalktı ve adeta yeniden doğdu. Bu sebeple de buradan çıkartmamız gereken çok sayıda ders var. 

Türkiye’de Daha Önceki Seçimlerde İnternetin Başına Neler Gelmişti?

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu