Tarihte Osmanlı Devleti ile savaşan pek çok devlet oldu. Ancak biri var ki karşılarındaki düşmanlar Afrika’nın balta girmemiş ormanlarında yamyamlıkları ile ünlü bir kabileydi.
Doğu Afrika’da Hint Okyanusu kıyısındaki bir koy içinde yer alan Mombasa’ya gidip savaşta kaybederek yamyamlara yem olan Osmanlı askerlerinin başına gelenler korku filmlerini aratmayacak türden.
Tarihte birçok savaş duymuşuzdur; kimisi güzel galibiyetler getirmişti kimisi de oldukça kötü akıbetli mağlubiyetlerdi. Ancak Osmanlı Devleti’nin “Kenya Seferi” olarak da bilinen Mombasa Muharebesi, daha önce adını pek duyurmamıştır. Siz de okuyunca söylediklerimize hak vereceksiniz.
Osmanlı Devleti; askeri, siyasi ve sosyal anlamda gelişerek topraklarını bir hayli genişletmişti.
Başlarda yeterli donanmaya sahip olmayan Osmanlı Devleti, zaman ilerledikçe güçlenerek iyi bir donanma gücüne de sahip olacaktı. İyi bir donanma demek, Akdeniz’e hakim olmak ve ticaret yollarını ele geçirmek demekti. 15. yüzyıl sonlarında İstanbul’u fethederek Anadolu ve Arap vilayetlerine de hakimiyet kurmaya başlayan devlet, Portekizlilere meydan okumaya da başlamıştı.
Yükselme yılları içindeki duraklama devri başladı: 1481’de Fatih Sultan Mehmet’in ölümü sonrasında tahta çıkan II. Bayezid, 31 yıl padişahlık yaptı. Bu dönemler Osmanlı Devleti’nin savaştan, seferden, büyüme ve gelişmeden uzak kaldığı yıllar olarak biliniyor. Devlet duraklasa da Avrupalılar durmayacaktı.
Baharat ve İpek Yolu gibi önemli ticaret yolları Asya’dan başlayarak Anadolu üzerinden Avrupa’ya gidiyor, bu rota üzerindeki devletler de tüccarlardan aldıkları ile zenginleşiyordu.
Doğu’nun zenginliği Avrupa için her zaman bulunmaz bir nimetti. Bu yüzden ticaret yollarına alternatif olarak yeni yollar bulmak, Doğu’nun ağız sulandıran zenginliğinden faydalanmak amacıyla Avrupa’da coğrafi keşifler başladı.
Her şeyin fitilini ateşleyecek gemi ise 1497’de Portekiz’den yelken açtı.
Kaptan, Vasco de Gama’ydı. Afrika’nın Batı kıyılarından aşağı inerek Ümitburnu’na vardı; ardından Hint Okyanusu’na ulaştı.
Avrupalılar, aradıkları yeni yolu bularak amaçlarına ulaşmışlardı. Bu bölgeler birdenbire çok önemli bir hale geldi. Özellikle Portekizliler; bu bölgelerde limanlar kurarak, devletleşememiş topluluklara saldırmaya ve onları sömürmeye başlamıştı. Portekizliler müthiş bir zenginliğe eriştiler erişmesine ancka gaddarlıkları da her yere yayılmıştı. Bu durum, coğrafi anlamda dağılmış insanları ortak bir düşmana karşı birleştirdi.
Yavuz Sultan Selim ve Kanuni Sultan Süleyman sayesinde Hint Okyanusu’na kapı aralandı.
Sultan Selim’in Doğu Seferleri sonucunda Mısır’da var olan Memlük egemenliğine son verildi ve Kızıl Deniz civarında hakimiyet sağlandı. Kanuni ise Safeviler’in üzerine yürüyerek topraklarını Basra Körfezi’ne kadar genişletti. Kızıl Deniz ve Basra Körfezi, Osmanlı’nın Hint Okyanusu’na açılan kapıları olacaktı.
Bundan sonra Hint Okyanusu’nda çarpışmalar giderek devam etti.
III. Murat döneminde Somali ve Kenya’daki Portekiz zulmünden bıkan Müslümanlar, çareyi Osmanlı Devleti’nden yardım istemekte buldu. Buradaki deniz seferlerinin başında ise Yemen Beylerbeyi Hasan Paşa vardı. Hasan Paşa, bu görev için Türk denizci Emir Ali Bey’i seçti. 1585’te Emir Ali Bey komutasında bir deniz kuvveti bölgeye ulaşmıştı.
Takvim yaprağı 1586’yı gösterdiğinde tek bir gemiyle Doğu Afrika’ya giden Emir Ali Bey, bir Portekiz gemisine el koymuştu.
Doğu kıyılarında Mogadişu’dan Mombasa’ya kadar olan bölgelerde Portekiz yönetimini tarumar ederek bir Portekiz gemisine el koydu, Somali ve Kenya’yı da Osmanlı’ya bağlayarak Yemen’e geri döndü. Bu başarısının ardında elbette yerel halkın desteği vardı.
Mombasa, Portekizliler için çok önemli bir limandı.
Portekizliler, Osmanlı bölgeden çekildikten sonra kendileri için önemli olan bu bölgeyi rahat bırakmadılar. Saldırılara devam ederek büyük katliamlar yaptılar, bunu duyan Yemen Beylerbeyi Hasan Paşa 1589’da bölgeye yeni bir sefer düzenlemeye karar verdi. İlk seferden tam dört sene sonra Doğu Afrika kıyılarına yeniden yelken açıldı. Fakat Osmanlı askerlerinin atladığı bir nokta vardı ki bu durum onların canıyla sonuçlanacaktı.
Portekizliler, bu kez oldukça hazırlıklılardı. Çünkü ellerinde Osmanlı’ya karşı kullanacakları, Afrika’nın balta girmemiş ormanlarında yaşayan ve yamyam olarak bilinen “Zimba Kabilesi” vardı.
Ellerinde binlerce mızrakla bekleyen yamyam kabile, Portekizlilerden aldıkları emirlerle Mombasa şehrini kuşatmışlardı. Şehri savunan Osmanlı denizcilerinin sayısı çok azdı, Emir Ali Bey, yamyamların karadan saldırması halinde top atışı desteği için tüm gemilerini kıyıya yaklaştırmıştı. Ancak kabile, saldırıya geçmedi. Çünkü bunun da bir nedeni vardı.
Mombasa açıklarında 5 Mart 1589’da 18 parçalık Portekiz donanması belirmişti, Osmanlı askerleri bu baskını hiç beklemiyordu. Portekizlilerin komutanı Souze Countinho, kabilenin Emir Ali’ye saldırmasını emretmişti.
Osmanlı donanması hem yamyamlarla hem de denizden Portekizlilerle savaşıyordu.
Donanma, bir süre sonra yenik düşerek Mombasa’yı ellerinden çıkarmak durumunda kaldılar. Tarihçi Yılmaz Öztuna “Doğu Afrika’da Türkler” adlı yazısında savaşın sonucu için şu cümleleri kullanır:
“Mombasa Türklerden alındı, Emir Ali Bey esir edildi ve Lizbon’a götürüldü. Türk leventleri, güneybatı’ya, Tanganyika’ya kaçtılar. Fakat Güneydoğu Afrika’yı harabeye çeviren Bantu ırkından Zimbaların eline düştüler. Yamyam olan Zimbalar, yakaladıkları Türk leventlerini kızartıp yediler.”
Kaynaklara göre Mombasa’ya giden hiçbir Osmanlı askerinden haber alınamadı, kimi kabileye yem oldu kimisi de Portekiz gemilerinde köle olarak ömür boyu kürek çekti. Tarihe Mombasa Muharebesi olarak geçen bu savaş, Osmanlı Devleti’nin Doğu Afrika kıyısındaki faaliyetlerini bitirdi. Tarihte bir örneğine rastlanmayan bu vahşice olay ne yazık ki Türk leventleri için umulmaz bir sondu.