Singapur, hepimizin bildiği gibi küçük bir ada ülkesi. Ancak küçük olmasına rağmen Asya’nın en zengin ülkesi ve dünyanın en zenginlerinden biri. Peki, bunu nasıl başardılar?
Singapur, bir zamanlar sadece koloniyal ticaret limanı iken bugün dünyanın en gelişmiş finans merkezlerinden biri hâline geldi.
Ancak bunun arkasında öyle anlık bir yükselme yok; verdikleri doğru kararlar, Singapur’u konuşmamızın nedenlerinden biri.
Her şey, 1965’te başladı.
Singapur 1965’te bağımsızlığını kazandığında, ilk başbakan Lee Kuan Yew ve diğer kurucu liderler, ülkenin ekonomik sorunla karşı karşıya olduğunu fark ettiler.
Doğal kaynakları olmayan küçük ada ülkesi, ekonomik kalkınma için üretim sanayisini geliştirmek zorundaydı.
Singapur’un stratejik konumu; Malakka Boğazı, Hint Okyanusu ve Güney Çin Denizi’ne erişimi sayesinde büyük bir avantaj sağladı. İş gücünü yoğun sanayilere vererek yüksek işsizliği azaltmayı hedeflediler.
Ancak Lee Kuan Yew; üretimi, sadece daha gelişmiş ekonomiye geçişin bir basamağı olarak görüyordu. Temel olarak sağlam finansal ve hukuki sistem, istikrarlı ve büyük ölçüde temiz bir hükûmet ve verimli toplu taşıma sistemi kurdu.
Lee Kuan Yew, 1980’lerde Singapur’un en büyük servet kaynağı olan finans sektörünün temellerini atmaya başladı.
ABD ve İngiltere gibi ülkelerin izinden giderek finansal hizmetler sektörünü daha hafif düzenlemelerle serbestleştirdi. Bu yaklaşımın mirası da bugün açıkça görülmekte.
Singapur’da 4.200 çok uluslu şirketin bölgesel merkezi bulunuyor. Düşük vergi oranları da bunda büyük rol oynuyor desek yanılmış olmayız. Singapur’un kurumsal vergi oranı sadece %17 ve bazı faaliyetler için %13,5 veya daha düşük olabiliyor.
Singapur’un konumu, kendisini destinasyon hâline getirmesi gerektiği anlamına geliyordu.
1970’lerde başlatılan iddialı arazi ıslah projeleri, yıllar içinde ofisler ve apartman binaları ile doldu. Aynı zamanda eğlence merkezleri de inşa edildi ve şehrin silueti değişti. F1 gece yarışı gibi etkinlikler ve gazinolar, stratejinin bir parçasıydı.
Ancak tabii ki her şey güllük gülistanlık değildi, Lee Kuan Yew yönetimi altında hükûmeti eleştirmek, insanlar için korkutucu bir şeydi.
Nitekim bugün Singapur’un yeni Başbakanı Lawrence Wong, halkın değişen taleplerine daha duyarlı yönetim tarzı ile tanınıyor.