2011 yılında Japonya’da meydana gelen büyük bir deprem ve tsunami, Fukuşima’daki nükleer enerji tesisinde büyük bir felakete yol açtı. Bu olay, günümüze kadar süren birçok tartışmayı ve çalışmayı da beraberinde getirdi.
11 Mart 2011 tarihinde, Japonya’nın doğu kıyısında şimdiye kadar kaydedilen en güçlü deprem meydana geldi. Ardından gelen tsunami, Fukuşima nükleer enerji tesisinde büyük bir felakete neden oldu.
O günden bu yana, Fukuşima’daki durum hem Japonya’da hem de dünya genelinde büyük bir dikkatle takip ediliyor.
Felaket nasıl başlamıştı?
11 Mart 2011’de yerel saatle 14.46’da Japonya’nın Sendai kentinin doğusunda, 9.0 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi. Deprem, Japonya’nın ana adası Honshu’yu yerle bir eden devasa tsunamiyi tetikledi.
Bu doğal felaket, 18.000’den fazla insanın hayatını kaybetmesine neden oldu ve Fukuşima nükleer enerji tesisinde büyük kriz başlattı. Tsunami, Fukuşima nükleer enerji tesisinin kıyı savunmasını aşarak reaktörleri su altında bıraktı.
Reaktörler, otomatik olarak kapansa da acil durum jeneratörleri devreye girdi. Ancak dev dalgalar bu jeneratörleri de devre dışı bıraktı ve reaktör çekirdekleri aşırı ısınarak kısmi bir erime yaşadı.
Felaketin ardından, bölgedeki radyasyon sızıntısı nedeniyle 150.000’den fazla insan tahliye edilmek zorunda kaldı.
Tahliye bölgesi hâlâ yerinde duruyor ve birçok kişi evlerine geri dönmedi. Japonya, felaketin etkilerini temizlemek ve bölgeyi yeniden yaşanabilir hâle getirmek için trilyonlarca yen harcadı.
Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu (IAEA), Fukuşima felaketini en yüksek seviye olan seviye yedi olarak sınıflandırdı. Bu, Çernobil felaketinden sonra ikinci kez bir nükleer kazanın bu seviyede değerlendirildiği anlamına geliyor.
Bugün bile Fukuşima bölgesinde temizleme çalışmaları devam ediyor.
Yetkililer, bölgeyi tamamen temizlemek ve yeniden yaşanabilir hâle getirmek için 30-40 yıl daha sürecek çalışmalar planlıyor. Bu süreçte binlerce işçinin nükleer atıkları ve radyoaktif suyu güvenli bir şekilde kaldırması gerekecek.
Fukuşima’da kullanılan soğutma suyu, yer altı suyu ve yağmur suyu ile karıştı ve suyun depolanması için yeterli alan kalmadı. Bu nedenle Japonya, suyu Pasifik Okyanusu’na bırakmayı planlıyor.
Su, radyoaktiviteyi azaltmak için ağır bir şekilde filtrelenecek ve büyük okyanus, suyu seyrelterek insan ve hayvan sağlığı için düşük risk oluşturacağı düşünülen bir yöntem olacak.
Ancak plana karşı çıkanlar ve eleştirmenler de var. Bölgedeki birçok insan ve çevre örgütü, bu planın potansiyel tehlikeleri konusunda endişelerini dile getiriyor.