En iyi dövme sanatına sahip olduğu bilinen Japonya’da, genel halk kitlesinin dövmeye karşı bir ön yargısı ve korkusunun var olduğu kaçınılmaz bir gerçek. Günümüzde bu algı, gangster ve mafya çeteleri ile alakalı olarak ilişkilendiriliyor. Yılda milyonlarca turiste ev sahipliği yapan Japonya, turistlerin bu ön yargıya olan tepkisiyle birçok kez karşı karşıya geldi.
Japon halkı genel olarak çok saygılı, kültürlü, hoşgörülü insanlar olsa da onların da kendi içlerinde belirli sınırları var, bunlardan birisi de dövme yaptırmak. Dövme yaptırmanın hiç hoş karşılanmadığı Japonya’da bu ön yargının sebebi geçmiş yüzyıllara kadar dayanıyor.
Okurken şaşıracağınız, “Aslında haklılarmış ya” diyeceğiniz pek çok bilgi var içerisinde. Bu konuyu sizler için Japon X (Twitter) fenomeni Yoshi’ye bile sorduk, o da teyitledi!
Japonya’nın dövme yaptırmaya ilişkin algısı 5000 yıllık bir geçmişe sahip.
15. yüzyıldan 16. yüzyılın sonuna kadar suçlular, suçlarının göstergesi olarak dövme yapılarak cezalandırılıyordu. Dövmeleri olan suçlulara sıkça kötü geçmişi olduğu hatırlatılırdı ve güvenilmez kişiler olarak nitelendirilerek toplumun genelinden dışlarlardı. Tekrar tekrar suç işlemeye devam eden suçluların alınlarına dövme olarak ‘köpek’ bile yazıyorlardı.
Suçlulara geçmiş dönemlerde uygulanan ‘kellesinin alınması’, ‘uzuvlarını kesme’ cezası yerini daha sonralarda dövme yaptırma cezasına bırakmış. Her bölgenin suçuna özel dövmeler de vardı. Örneğin; Hiroşima’da köpek, Chikuzen’de çizgi, Takayama’da nokta ve Hizen’de ise haç dövmeleri yapılarak cezalandırılırdı. Bu da işlenen suçun ayrıntılarını öğrenmeyi hemen mümkün kılıyordu.
Dövmeler günümüzde Japonya’da Yakuza ile ilişkilendiriliyor.
Her üyesinde mutlaka bir tane bile olsa dövme bulunan Yakuza üyeleri, dünya geneli tarafından epeyce bilinen bir mafya oluşumu. Japonya’yı arka planda yönettiğine inanılan Yakuza üyeleri geçmişte ve günümüzde pek çok suç ile birlikte anıldı. Bu da halkın doğal olarak dövmelere sahip olan insanları Yakuza ile ilişkilendirme düşüncesine itse de yeni nesilde bu katı düşünce epeyce kırılmış durumda.
Vücudunu dövmeyle kaplatmış, parmaklarının birkaç tanesi kesik olan bazı Yakuza üyelerinin halkta dövme algısına karşı bir korku oluşturduğu epeyce açık. Geçmişte ‘suçlu’ kategorisiyle önümüze çıkan dövme algısı, günümüzde ‘mafya ve gangster’ kavramlarıyla ön planda.
2012 yılında Osaka Belediye Başkanı, kamu kurumunda çalışan dövmeli kişilerin görevden alınmasını bile istedi!
Tōru Hashimoto
2012 yılının sonlarına doğru eski Osaka Belediye Başkanı Tōru Hashimoto, çocuklara korku saldığı gerekçesiyle dövmeli çalışanların görevden alınmasını istemiş ve “Bazı iş yerleri, dövmelere karşı hoşgörü gösterebilir ancak bu durum kamu görevlileri için geçerli olmamalı, dövme yaptırmakta ısrar ediyorlarsa özel sektörde çalışsınlar.” diye açıklama yapmış.
Kadın bir turist, dövmeli olduğu gerekçesiyle kaplıcalara alınmamış.
2013 yılında Maorili turist bir kadın, Japonya’nın geleneksel Onsen kaplıcasına girmek istediğinde görevliler tarafından geri çevrilmiş. Dövmelerinin geleneksel sebeple yapıldığını belirten turist kadın, yine de içeri alınmamış ve bu olay Japonya Turizm Ajans’ına kadar uzanmış. Bu konuda hükûmete çağrıda bulunan ajans, en azından turistler açısından dövme yasağının kaldırılması gerektiğini söylemiş.
Bazı turistler bu algıya birçok kez maruz kalmış.
Japonya’ya turist olarak giden bir kişiye “Dövmelerinizle alakalı yaşadığınız herhangi bir olay oldu mu?” sorusu sorulduğunda “Tokyo ve Osaka çevrelerinde herhangi bir yargılayıcı bakışa maruz kalmadım fakat kırsal kesime doğru gittiğinizde insanların size olan bakışı değişiyor.” diye belirtmiş.
Bir diğer turist ise bu soruya “Roppongi’de bir müzedeydim, dövmelerim gözüküyordu ve insanların dövmelerime baktığını hissettim. Belki de bakmıyorlardı fakat dövmelerimin gözükmesi beni bir hayli rahatsız etti” diye cevap vermiş.
Bu geleneksel algının metropol şehirler ve genç nesilin öncülüğüyle yavaş yavaş kırılacağı, zamanla kırsal kesime de yayılacağı açıkça belli. Eğer dövmeye sahipseniz Japonya’ya gitmeden önce hangi bölgelerin bu konuda daha çok ‘tutucu’ olduğuna araştırmakta fayda var! Sizin bu konu hakkındaki düşüncelerinizi çok merak ediyoruz, sizce bu algının günümüze kadar uzanmasının haklı sebepleri var mı? Yorumlarda sizi bekliyor olacağız!
