Pek bilinmiyor olsa da çok sayıda engelli birey, ailelerinin ve devletin baskıları nedeniyle zorla kısırlaştırılıyor. Peki neden böyle bir yönteme başvuruluyor, fikirleri dikkate alınmayan engelli bireyler bu konu hakkında ne düşünüyor?
Engelliler, kimilerince toplumlara yük olan ve ortadan kaldırılması gereken değersiz varlıklar olarak görülüyor. Bu yaygın ve sakıncalı düşünce nedeniyle asıl yükü engelliler çekiyor.
Onlarla empati kurabilmeniz adına bu sorunu dile getirerek bir farkındalık kazandırmak istiyoruz. Görmelli engelli bir bireyin de konu ile ilgili düşüncelerini içeriğimizde bulacaksınız.
Asıl konumuza geçmeden önce, muhtemelen daha önce de okuduğunuz veya duyduğunuz “öjenik hareketi”nden kısaca bahsetmek gerekiyor.
Öjenik, sağlıksız veya çürük olarak “damgalanan” insanların öldürülmesine verilen addır. Aynı zamanda bu kavram, bu bireylerin üremesine de karşı çıkıyor.
Bilimin En Karanlık Yüzüyle Tanışın: İnsanları Zorla Kısırlaştırıp İdama Mahkum Eden ‘Öjenik Hareketi’
Öjenik, insan ırkını mükemmelleştirme takıntısıyla yapılan en acımasız yöntemlerden biri. Tarihi çok eskilere dayanan bu kavram, ilk olarak 1883 yılında Darwin’in kuzeni Francis Galton tarafından ortaya atıldı. Darwin, Galton’un bu düşüncelerini sapkınca bularak karşı gelmiş ve insan hayatının daha önemli olduğunu savunmuştur.
İnsanlık dışı bu yöntem, başta Nazi Almanyası olmak üzere ABD, İtalya, İngiltere ve Fransa gibi pek çok ülkede uygulandı. Sadece Almanya’da, sağlıksız ve yararsız olarak damgalanan insanların kısırlaştırılması için 200’e yakın Kalıtımsal Sağlık Mahkemeleri kuruldu ve bu kanun doğrultusunda tam 400 bin kişi rızası olmadan kısırlaştırıldı.
18 bin kişi ise aynı sebepten dolayı öldürüldü, ikinci etapta bu kez 70 bin insanın canına kıyıldı. Diğer ülkelerin yaptıklarını da dahil edersek sayı çok daha korkunç bir hal alıyor.
Engellilerin zorla kısırlaştırılması günümüzde de çok sayıda ülkede uygulanmaya devam ediyor.
Aileler, zihinsel veya görme engelli olmalarını ayırt etmeden bu bireyleri onların rızasını gözetmeksizin kısırlaştırabiliyor. Bu bireylerin cinsel isteklerini bastırmak içinse cinsel istek azaltan ilaçları bu kişilere gizlice veriyorlar. Devlet ise bu bireyleri koruyan herhangi bir düzenlemeyi hayata sokmuyor.
Konuyu danıştığımız görme engelli birey Yakup Gençtürk de bu durumdan şikayetçi.
Yakup, ailenin isteğiyle bir kısırlaştırma talebi olduğunda engelli bireyin de süreç ve sonuçlar hakkında bilgilendirilmesi gerektiğini belirtiyor. Engelli kişinin onayı olmadan bu işlemin gerçekleştirilmesinin bir zorbalık olduğunu ifade ediyor.
Engelli bireyin üreme hakkının elinden alınması yerine onun cinsel istismara uğrama riskinin düşürülmesi gerektiğini önemle vurguluyor. Engelli bireylerin de cinsel yaşam hakkının hukuk tarafından korunması gerektiğini dile getiriyor.
Kısırlaştırma, engelli bireylerin istismarını daha da artırıyor.
Görsel temsilidir
Yakup’un yakını olan 20 yaşındaki görme engelli bir kız; babası tarafından, “bu kız bir işe yaramaz” denilerek, sırf bu engeli var diye 50 yaşındaki bir adamla zorla evlendirilmiş. Sadece kısırlaştırma konusunda değil, engelli bireyler her konuda istismar edilmeye devam ediyor.
Bazı ülkeler bu uygulamayı sonlandırıyor. İspanya bunun son örneklerinden biri.
Ülkede artık zihinsel engelli kişilerin, istemedikleri halde zorla kısırlaştırılması uygulamasına 2020 yılı sonunda yeni yasal düzenlemeyle birlikte son verildi. Ülkede son 10 yılda 1000’den fazla kişi zorla kısırlaştırılmıştı.
Umarız ki engellilerin, toplumlara yük olan ve ortadan kaldırılması gereken değersiz varlıklar olarak görülmesi bir gün son bulur.