Bu bölgeler oldukça zorlayıcı arazi şartlarına sahip olmalarının yanı sıra aynı zamanda çok zor bir seyahat sürecini de yanında barındırıyor. Gidip de geri dönemeyenlerin sayısı azımsanmayacak miktarda desek yalan olmaz. Peki nereler buralar, eğer gitmek isterseniz sizi nasıl bir yolculuk bekliyor? Bütün bu soruların yanıtlarını sizler için yanıtladık.
Dünyanın birçok yerine hâkim olduğumuzu düşünsek de aslında çoğu insanın adını bile bilmediği, haritalarda yerini bulamayacağı uçsuz bucaksız yerler mevcut. Ulaşım konusunda epey zorlayıcı olan bu yerler, daha önce çok az kişi tarafından ziyaret edilmeye çalışılmış.
Peki bu uçsuz bucaksız diyarları gerçekten gitmek istemediğimizden mi, yoksa gidemediğimizden mi ziyaret etmiyoruz?
Öncelikle şunu söyleyelim ki; bu yerlere gitmek, sandığınız kadar kolay değil. Örneğin Patriot Tepeleri’ne gitmek için günlerce yolculuk çekmeniz gerek.
Antarktika’da bulunan Patriot Tepeleri’nin sıcaklığı rakıma bağlı olarak -12 ila -17 derece arasında değişiyor. Dünyada gidilebilecek en zor yerler arasında olan bu yer, tam olarak 3 seyahat gerektiriyor! Doğal olarak bu yerde herhangi bir havalimanı veya pist bulunmuyor. Uçaklar mecburi olarak buza iniş yapmak zorunda kalıyor.
Pek tabii buraya gitmek, sandığınız kadar imkansız değil; daha önce hatırı sayılır bir miktarda kişi gidebilmiş. Akciğer ve kalp hastalığı olanlar için çok da önerilmeyen bu yere indiğinizde, sizi doğanın eşsiz güzelliği karşılıyor.
Peki diyelim ki buraya gitmek istediniz; kaç saat sürecek, onu bir hesaplayalım:
- İlk olarak İstanbul üzerinden Yeni Zelanda veya Şili’ye uçmanız lazım. En iyi ihtimalle bu uçuş ortalama 31 saat sürecek.
- Bu ülkeler üzerinden Antarktika’ya yalnızca Mart ve Ekim ayında uçuşlar mevcut. Diyelim ki Mart ayında gittiniz, bu yolculuk ortalama 6 ila 8 saat arası sürebilir.
- Ancak bu yalnızca Antarktika’ya gidiş süresiydi, devamında bu tepeye çıkmanız için bir helikopter gerek. Bu da hava şartlarına bağlı olarak ulaşım sürenizi etkileyebilir.
Bizce Patriot Tepeleri’ni bilimsel araştırmalar nedeniyle ziyaret etmek isteyenler için gayet mantıklı!
Medeniyetten oldukça uzak, ortalama 50 kişinin yaşadığı ada: Pitcairn Adası
Pasifik Okyanusu’nun ortasında yer alan bu ada, Birleşik Krallık’a bağlı. İlk olarak tarihte balina avcıları tarafından keşfedilen ada, şimdilerde medeniyetten uzak yerlilerin yaşadığı bir ada haline gelmiş. Turistik açıdan her yıl 1000 kişinin ziyaret ettiği bu adaya sadece tekne aracılığıyla giriş yapılabiliyor. Haydi gelin, İstanbul üzerinden bu adayı ziyaret etmek isterseniz toplam kaç saat süreceğini hesaplayalım:
İlk olarak İngiltere’ye gitmeniz gerek, o yüzden İstanbul – Londra arası aktarmasız uçak baktığımızda ortalama 4 saat sürdüğünü söyleyebiliriz.
Daha sonra, Londra’dan Tahiti’ye uçmanız gerek. Maalesef ki bu uçuşta herhangi bir aktarmasız uçuş bulunmuyor, o yüzden 24 saat ila 39 saat arası bir yolculuk yapmak zorunda kalabilirsiniz.
Burada bitti sanıyorsanız yanılıyorsunuz çünkü devamında Tahiti’den Mangareva’ya uçakla yolculuk etmeniz gerekecek. Tahiti – Mangareva uçağı haftada sadece 1 kez yapıldığından tam o güne denk getirmeniz lazım. Bu seyahat ise ortalama 5 saat 30 dakika sürüyor.
Mangareva’dan Pitcairn Adası’na ise tahmin edebileceğiniz üzere sadece tekne yoluyla seyahat edebiliyorsunuz. Bu yolculuk arası mesafe ise 530 km bu da ortalama 32 saatlik yolculuğa tekabül ediyor. Dememiz o ki; siz en iyisi hazır Londra’ya gitmişken orayı gezin, bu kadar zahmete girmeye hiç gerek yok açıkçası!
Eşsiz güzelliğiyle aktif bir volkana ev sahipliği yapan: Bisoke Dağı
Bisoke Dağı, Doğu Afrika’nın Ruanda ülkesinde yer alıyor. Dünyanın en çarpıcı aktif volkanlarından birine sahip olan bu dağ, aynı zamanda krater gölüyle de meşhur ancak buraya da ulaşım epey zor. Gerek arazi koşulları gerek vahşi hayvanların ortalıkta cirit atması nedeniyle oldukça zorlu bir sürece sahip. Bu dağa yalnızca tur imkanıyla ulaşım sağlandığından ortalama bir saat çıkarmak bizler için imkansız.
İlk olarak İstanbul’dan Ruanda’ya uçak bileti baktığımızda en iyi ihtimalle 7 saat süreceğini söyleyebiliriz. Daha sonra bu dağa gidebilmek için bir tura katılmanız gerek, bunun bedeli de 75 dolar.
Guiness Rekorlar Kitabı’na göre “Dünyanın En Ölümcül Dağı” ünvanını almış Annapurna.
Bu dağ, Nepal’in Katmandu şehrinde yer alıyor. Dünyanın en ölümcül dağını birçok kişi Everest Dağı olarak görse de aslında bu ünvana Annapurna sahip. Dünyanın en yüksek 10. dağı olan Annapurna, tamı tamına 8091 metre yüksekliğe sahip.
Çıkmayı başaran her 4 kişiden 1’i iniş yolunda maalesef ki hayatını kaybetmiş. Tırmanırken gerçekleşebilecek çığ tehlikesi, dik arazi koşulları ve yüksek rakımlara çıkıldıkça düşen sıcaklık dereceleri çıkanları oldukça zorlayacaktır. Yalnızca 191 kişinin tırmanabildiği bu dağ, ölümcüllüğünün yanı sıra aynı zamanda gidilmesi epey zor bir yer.
İstanbul – Nepal arası uçak biletlerine baktığımızda direkt uçuşun 7 saat, aktarmalı uçuşun ise ortalama 26 ila 28 saat arası sürdüğünü söyleyebiliriz. Ancak bu işin en kolay kısmıydı, daha sonra bu dağa ulaşmak için zirvesine tırmanmanız lazım, bunun süresini de biz hiç denemediğimiz için hesaplayamıyoruz.
Bu dağın zirvesine tarihte ulaşabilen kimse yok: Gangkhar Puensum
Bhutan’da bulunan bu dağ tam 7570 metre yüksekliğe sahip. Geçmişte ve günümüzde zirvesine ulaşabilen kimse yok ve muhtemelen de olamayacak çünkü bu dağa tırmanmak yasak. Yerel hükûmet tarafından dinsel sebeblerden ötürü yasaklandığı bilinen bu dağa isteseniz de gidemezsiniz. Muhtemelen bu dağa tırmanış izni verilseydi de sonucunun aynı Annapurna Dağı gibi olacağına hiç şüphemiz yok. Oldukça dik yokuşlara sahip olan bu dağ, birçok yaralanmalara veya ölüme sebep olabilirdi.
İlerleyen teknoloji ne getirir bilemeyiz ancak gidilemeyen yerlere yakın gelecekte gitmek mümkün gibi görünüyor. O zamana dek bu eşsiz yerlerin dünyanın en el değmemiş toprakları olarak kalması kuvvetle muhtemel diyerek sözü sizlere bırakıyoruz. Bu yerler hakkındaki düşüncelerinizi bizimle paylaşmayı unutmayın.