İsrail-Filistin olayları hakkında herkesin hemfikir olduğu tek gerçek: Ortada çok acı bir tablo olması. Bu acı tablonun sorumlularına karşı tepki vermek ise bir insanlık görevi. Peki bu tepkiyi doğru bir şekilde verdiğinize emin misiniz?
Coca-Cola dökenler mi ararsınız, Starbucks’taki insanları rahatsız edenler mi, Burger King’e Ratatuy salanlar mı… Gerçekten iyi niyetle bir şeyleri boykot etmek istiyorsanız aklınızdan şunu çıkarmamanız gerekir: Boykotun işe yaraması için milyonlarca insanın buna katılması gerekir, milyonlarca insanı ikna edebilmek içinse bu insanlara nefret diliyle yaklaşmamanız gerekir. Oysa ne yaklaşım biçimi doğru ne de hedefteki şirketler.
Aslında tepkinizi illa boykot ederek göstermek zorunda da değilsiniz. Ne yazık ki millet olarak aklımıza hemen boykotla tepki vermek geldiği için, bu etkisiz tepkiler devede kulak kalıyor.
Sosyal medyada karşınıza bu gibi paint terk görseller çıktığında balıklama atlamamak gerekiyor.
Size X ülkesine ait olduğu söylenen şirketler aslında öyle olmayabilir. Kaldı ki X ülkeli olması, boykot edilmesi gerektiği anlamına da gelmiyor. Bariz bir şekilde X hükûmetini desteklediği ortaya çıkarsa tepki göstermek anlamlı bir hâl alacaktır.
Çünkü Netanyahu hükûmeti ile Hamas arasındaki çatışmanın yarattığı trajediye tanıklık ediyoruz. İkisi de İsrail ya da Filistin halkını temsil etmiyor. Bunların çatışması, “Her Yahudi, katildir; her Filistinli, teröristtir.” genellemesine sebep vermemeli. Mesela İsrail halkının yarısı, Netanyahu’dan nefret ediyor.
Boykot edilen şirketler üzerinden bir örnek verelim: Aslında Coca-Cola, Starbucks ve Burger King’in İsrail’le bir alakası bile yok.
Yıl 1964: The Coca-Cola Company (TCCC) ürünlerinin şişeleme ve dağıtımını yapmak üzere ilk franchise, İstanbul’da İMSA’ya (Has Grubu) verildi. O zamandan beri bir Türk şirketi aslında.
Coca-Cola İçecek A.Ş.; Türkiye, Pakistan, Kazakistan, Irak, Özbekistan, Azerbaycan, Kırgızistan, Ürdün, Tacikistan, Türkmenistan ve Suriye’de 10.000’e yakın çalışanı ile faaliyet gösteren çok uluslu bir şirket.
Şimdi burada franchise, hisse payları, yönetim kurulu gibi detaylara girersek çıkamayız. Bu şirket, İstanbul Borsası’nda olan bir Türk şirketi özetle.
Coca-Cola’yı boykot etmeniz, Türk ekonomisine zarar vermekten başka bir şeye yaramayacaktır; yani dönüp dolaşıp kendinize zarar vermiş olursunuz.
Hatta bu şirketin hissedarları arasındaki bir holding, aynı zamanda Togg’un da hissedarı. Yani kolayı boykot etmekle Togg’u boykot etmeniz arasında hiçbir fark yok, ikisinde de aynı holding etkilenmiş olacak. Kaldı ki günümüzde boykotlar böyle dev şirketlere zarar veremez.
Ayrıca hükûmet tarafından Coca-Cola’ya bu yıl verilen teşvikler şöyle:
- Gümrük vergisi muafiyeti,
- KDV istisnası,
- 5 yıl sigorta primi işveren hissesi,
- %60 vergi indirimi,
- %25 yatırıma katkı oranı.
TBMM, İsrail’i boykot amacıyla Coca-Cola ürünlerini menülerinden kaldırmıştı bu arada; bu da ayrı bir çelişki.
“Ama Coca-Cola ABD’de kuruldu!” diyenler için: “O zaman ABD’deki kolaları dökün.” demek isterdik ancak boykotların etki yaratmadığını belirttik.
Şirketi kuran adama bir öfkeniz var diyelim. 1800’lerde kendi hâlindeki bir eczacı kurdu Coca-Cola’yı. Nereli olduğu, neye inandığı bizi ilgilendirmez ama hadi diyelim ki Yahudi olsun. Eğer sırf bu yüzden öfke duyacaksanız, herhangi birinin siz sırf Türk’sünüz diye sizden nefret etmesinden bir farkı yok bunun.
İsrailliler de birbirlerinden çok farklı bireylerdir; kimisi dindardır kimisi ateist, kimisi mevcut hükûmeti destekler kimisi muhaliftir. Tıpkı bizdeki farklılıklar gibi. O zaman Hitler kurdu diye Volkswagen’e de binmeyelim.
Boykot Edilmesiyle Gündemde Olan Starbucks’ın Neden İsrail’de Hiç Şubesi Yok?
Coca-Cola’da olduğu gibi Starbucks, Burger King gibi markalarda da durum benzer.
Peki etkili olabilmek için ne yapmak gerekiyor? Londra’da yapılan protestolara bir bakın: 1 milyon kişi, “Filistinli çocuklar ölüyor!” diyerek kamuoyu oluşturuyor.
Türkiye’de ise “Kahrolsun Netanyahu hükûmeti!” demek yerine “Siyonist Yahudilere ölüm!” gibi pankartlar açılabiliyor. Netanyahu’yu desteklemeyen Yahudiler bunları gördüğünde ne düşünürler sizce?
Mesela 2 yıl önceki başka bir yürüyüşü gösteren aşağıdaki fotoğrafta Yahudileri görebilirsiniz. Filistin halkına karşı Netanyahu’nun yaptıklarını onlar da eleştiriyor.
Dönem dönem belli başlı markalar boykot edilir Türkiye’de. Ancak çok geçmeden unutulur hepsi.
Hangi markayı neden boykot ettiğini unutan insanlar, o markayı tekrar kullanmaya başlar. Starbucks’ı boykot edenler, bir süre sonra Starbucks bardaklı story atacaktır.
Bugün Coca-Cola’yı boykot eden çoğu kişinin, birkaç ay sonra ramazan sofrasında masaya Coca-Cola şişesi koyacağını biliyoruz.
Bu “boykot” kelimesi nereden geliyor, ona da değinelim:
Aslında İngiliz bir yüzbaşı olan Charles Boycott’un soyadı. Toprak ağası gibi bir şey bu adam, topraklarını işçilere yüksek kiralara verince işçiler bir daha bu adamdan toprak kiralamama kararı alıyorlar; esnaf bile ona bir şey satmıyor.
Bu örgütlenme sonucunda dımdızlak ortada kalıyor İngiliz yüzbaşı. Sonra da The Times gazetesi bu kelimeyi kullanınca, zamanla pek çok dilde kendine yer buluyor “boycott”.
Bir Halkın veya Kişinin İsmiyken Dilimize Yerleşen Sözcükler: Linç, Silüet, Gotik ve Dahası…
O zamanlar küçük nüfusların bu şekilde boykot etmeleri çok normaldi, bir etki yaratmak mümkündü. Günümüz dünyasında ise nüfus çok fazla, büyük şirketler de fazla ve bunlar genellikle çok uluslu.
Boykotlar etkisiz kaldığı için, Londra’daki gibi büyük protestolar kamuoyu oluşturma konusunda çok daha etkili. Böylece Hristiyan’ı da Müslüman’ı da Yahudi’si de tek bir protestoda bir arada aynı amaç doğrultusunda buluşarak barış isteyebilirler.
Yani Burger King’e Stuart Little bırakmak yerine, Starbucks’takilere hakaret etmek yerine; medenice bir protesto organize edip, üzerinde “Her milletten ve dinden herkesin katılabileceği, barış çağrısının yapılacağı bir yürüyüş yapacağız.” yazan broşürler dağıtabilirsiniz.
Credit: Pawel Kuczynski
Şimdi biriniz böyle bir yürüyüş organize etsin ve hep beraber katılalım.