Türkiye’nin yanı sıra Tunus, Pakistan ve Cezayir gibi ülkelerin de bayraklarında rastladığımız hilal, çokça farklı bakış açısıyla yorumlanabilen bir sembol.
13. ve 15. yüzyıllar arasında Osmanlı Devleti aracılığıyla İslam dünyasında yayılan ve öncesinde Bizans’ın da mozaiklerinde rastlanılan hilal, sanılanın aksine her ülkede aynı anlama sahip değil.
Binlerce yıllık bir geçmişe sahip olduğu bilinen, kökeni günümüzde dahi tartışılan ve Türk bayrağının bir vazgeçilmezi olan bu sembolün, farklı bayraklarda ne anlama geldiğini ve baktığı yönün neye göre ayarlandığını hiç merak etmiş miydiniz?
Her şeyden önce sembolün geçmişteki kullanımlarına değinelim.
Günümüzde bilindiği kadarıyla hilal sembolünün en erken kullanımı Antik Yunan’ın mitolojik ve astrolojik gösterimlerinde. Yunan Ay tanrıçaları Artemis’in ve Selene’nin tasvirlerinde sıklıkla kullanıldığı, Sırbistan gibi diğer Ortodoks Hristiyan memleketlerde de rastlandığı ve fetih öncesi İstanbul’da da kullanılan bir sembol olduğu biliniyor.
Hilal, şekli sebebiyle yaya da benzetilmişti. Kimi zaman Artemis’in yayı olarak tasvir edildiğini görmek mümkün.
1453’te İstanbul’un fethi sonrasında hilal, Osmanlı Devleti’nin bayrağında da kullanılmaya başlandı. Osmanlı aracılığıyla Açe Sultanlığı gibi diğer İslam devletlerine geçti ve zamanla İslam ile ilişkilendirilir oldu.
Bu kadar tarih yeterli. Bayraklarda hilalin neye göre, nasıl, hangi açıyla yerleştirileceğini ne belirliyor?
Bu gerçek pek aklımıza gelmese de Ay, özellikle hilal evresinde Dünya’nın her yerinde aynı açıyla görülmüyor. Bunun sebepleri Dünya’nın kendi etrafında dönmesi, Ay’ın Dünya’nın etrafında dönmesi ve Ay’ın aynı anda birden fazla yerde farklı uzaklıklarda ve açılarda görülebilmesi.
Bir teoriye göre hilalin açısının belirlenmesinde ülkenin bulunduğu paralelin de bir rolü olabilir. Bu teori için Pakistan’ın bayrağını örnek alalım.
Hilal, sağ üst köşeye bakıyor. Türk bayrağına kıyasla farklı bir açı var.
Bu da Pakistan’ın bulunduğu 30 derece kuzey enlemi dolaylarında çekilmiş tipik bir hilal evresi. Açı her zaman aynı kalmasa da bayrağın tasarlandığı esnada bu evreden ve bu açıdan faydalanmış olmalılar denebilir. Manzara, bayrağı andırıyor.
Açı hemen hemen Türkiye’deki hilalin açısını da andırıyor, fakat bu teoriye göre Türk bayrağı planlanırken zamanında gökteki hilalin açısını hesaba katmaya ihtiyaç duymamış olmalıyız.
Türk bayrağındaki hilal, her daim sağa dönük. Nitekim Türk bayrağında her ne kadar belirli ölçüler ve belirli bir açı uygulansa da, hilalin belirli bi evresine göre açı belirleme kaygısı bulunmuyor.
Bir başka örnek olarak Moritanya’nın bayrağını da inceleyelim. Hilal, üste doğru bakıyor.
Bu da Moritanya’nın bulunduğu 15 derece kuzey enleminde bir hilal evresi. Manzara, bayrağı yine andırıyor.
Son olarak ABD’nin 33 derece kuzey enlemindeki Güney Carolina eyaletine bakalım.
Manzara, eyaletin bayrağına benziyor.
Ay’ın Dünya’nın her yerinde aynı açıda görülüp görülmediğine dair deneyler de mevcut. Bir de aynı anda dört ayrı gözlem istasyonunun verdiği sonuçları inceleyelim.
11 Mayıs 2007’de ABD’nin Wisconsin ve Hawaii eyaletlerinde, Kenya’nın başkenti Nairobi’de ve Yeni Zelanda’nın Christchurch şehrinde aynı anda Ay gözlemleri yapıldı.
Ay, fark edebileceğiniz üzere her birinde farklı bir açıda görünüyor. Enleme göre açının değişmesi durumu, bayrakların da doğal olarak bundan etkilenilerek tasarlandıkları iddiasını mantıklı kılıyor.