Hubris sendromu, bir diğer adıyla kibir sendromu, “tanrısal ego” olarak da bilinir. Özellikle; cumhurbaşkanlarında, başbakanlarda, diğer siyasi liderlerde, CEO’larda, yöneticilerde, yargıçlarda hubris sendromunun görülme olasılığı yüksektir çünkü güç konumunda yer alırlar.
Hubris sendromu; güçlü bir konumda olan birinin, kendisi ve yetenekleri hakkında büyütülmüş ve süslenmiş bir görüş geliştirmesidir. Bu bağlamda kibir, abartılı gurur ve öz güvenin ortaya çıkmasına şaşırmamak gerek.
Hatta, bu sendroma sahip kişiler kendi hatalarını ve eksiklerini asla göremezler, hiç yanlış yapamayacaklarına inanırlar ve gerçeklikten bağları kopabilir. Okudukça aklınızda bazı ünlülerin ve çeşitli politikacıların canlanması mümkün olan bu sendroma daha yakından bakalım.
Kişi eğer, psikolojik tanı kitabında yer alan aşağıdaki belirtilerden en az 3 tanesini deneyimliyorsa, Hubris sendromuna sahip demektir:
- Kendi dünyalarını güç uygulamak ve zafer kazanmak için bir arena olarak görürler.
- Kişisel imajını geliştirmesi muhtemel görünen eylemlerde bulunurlar.
- Görüntüleri ve ifadeleriyle ilgili orantısız bir kaygı içindedirler.
- Mevcut faaliyetleri hakkında konuşurken adeta bir mesih gibi davranırlar.
- Kendi bakış açısını ve çıkarlarını uluslarıyla bir tutarlar.
- Kraliyet asilzadesine özgü “biz” adılını kullanmaya eğilimlidirler.
- Kendi yargılarına aşırı güvenirler ve başkalarınınkini hor görürler.
- Meslektaşlarına veya kamuoyuna değil, yalnızca tanrıya hesap verebileceklerini düşünürler.
- Bu üst irade tarafından yargılandıklarında kesinlikle haklı olacaklarını düşünürler.
- Gerçeklikle bağları kopmuştur.
- Huzursuz, umursamaz ve vesveseli eylemler sergilerler.
- Uygulamalarını ahlak ve dürüstlük hakkında geniş tasavvurlara dayandırırlar.
- İşlerin ters gidebileceğinden yoksun bir aşırı öz güven sonucu uygunsuz politikalar oluştururlar.
Demokratik ülkelerdeki liderlerde, seçim zaferlerinin tekrarlanması Hubris sendromuna yakalanma olasılığını arttırıyor.
Kibir barındıran özellikler, bir güç konumuna ulaşarak tetiklenir gücü elinde tutarak daha fazla güç biriktirdikçe kötüleşir. Hubris sendromuna sahip kişilerde; krizler, savaşlar ve ekonomik çöküşler, sendromun artmasına neden olur.
Gücü elinde tutmak; sadece kendilerine ilişkin algıyı değil, ekiple ilgili algıyı da bozabilir.
Deloitte ve Workplace Intelligence tarafından yapılan bir ankette, yöneticilerin %88’i, COVID-19 salgını sırasında mükemmel kararlar aldıklarını düşündüklerini söylemişlerdi. Çalışanların ise sadece %53’ü aynı fikirdeydi. Bu konuda yapılan araştırmalar arttıkça; yöneticilerin her konuda, astlarından daha yüksek puan verdiği ortaya çıktı.
Bu tutarsızlık, bir güç konumuna ulaşmanın yalnızca kendilerine ilişkin algılarını değil, ekiplerinin ve tüm organizasyonlarının hakkındaki algılarını da bozabileceğini gösteriyor.
Hubris sendromu ve narsisizmi karıştırmamak gerek.
Aşırı güven, kendini beğenmişlik, kibir, üstünlük… Her şey kulağa başka bir terimi çağrıştırıyor: narsisizm. Narsistik kişilik bozukluğu, adından da anlaşılacağı gibi, bir kişilik bozukluğudur. Tipik olarak geç çocukluk veya erken ergenlik döneminde ortaya çıkan teşhis edilebilir bir akıl sağlığı durumudur.
Kibir sendromu; sizin özel kişiliğinizin bir sonucu değil, çevrenizin bir sonucudur. Yalnızca, birisi güce ulaştığında ortaya çıkar ve genellikle, artık güç kalmadığında azalır. Hubris sendromu, “kişilik bozukluğu değil, kişi kadar konum hastalığı” olarak görülmelidir.
1984 kitabında, kibir sendromuyla ilişkilendirebileceğimiz birçok ifade yer alıyor.
George Orwell, 1984 adlı kitabında şöyle yazmıştı: “Her zaman gücün sarhoşluğu olacak, sürekli artan ve sürekli daha kurnazca büyüyen.“
1984, distopik bir kurgu romanı olsa da, George Orwell, kibir sendromunun gerçekliğini, CEO’lardan, yöneticilerden, başkanlardan ve politikacılardan örnekler vererek liderleri etkileyen bir sorun olarak anlatıyor.
Kibir sendromuna yakalanmış bazı ünlü isimleri aşağıdaki gibi sıralayabiliriz:
Tarafsızlık nedeniyle günümüzdeki siyasetçilerden örnekler vermek pek mümkün değil ancak geçmiş dönemlere baktığımızda; Napolyon, Hitler, George W. Bush, Tony Blair ve Margaret Teacher; Hubris sendromuna yakalanan politikacılar arasında sayılabilir.
Bunlara ek olarak, Frankenstein romanındaki bilim insanı Victor Frankenstein da bir kibir sendromu örneği. Üstelik, Elon Musk’ın psikolojik durumunu incelediğimiz aşağıdaki içeriğimizde bu sendroma da yer vermiştik: