Bugün İstanbul’un en popüler turistik mekanlarından bir tanesi olan Galata Kulesi, yüzlerce yıl boyunca fetih başta olmak üzere pek çok savaş görmüş ve sayısız badire atlatmıştır. Belki çoğu zaman yanından öylesine geçip gittiğiniz Galata Kulesi hakkında bazılarını ilk kez duyacağınız bilgilere gelin yakından bakalım.
Bugün Türkiye Cumhuriyeti’nin ve Avrupa’nın en önemli şehirlerinden olan İstanbul, uzun yıllar Osmanlı İmparatorluğu’na başkentlik yapmasının yanı sıra daha önce buradaki yazımızda da anlattığımız gibi tarih boyunca pek çok farklı medeniyetin gözdesi olmuştur. Buraya ayak basan her medeniyet de kendinden bir iz bırakmıştır. İşte Galata Kulesi, bunlar arasında en önemlilerden biridir.
Galata Kulesi yüzlerce yıl önce yapıldı. İstanbul’un fethi başta olmak üzere sayısız savaş gördü, pek çok deprem atlattı ve defalarca kez restore edildi. Basit bir gözlem kulesi olarak yapılsa da tarih boyunca pek çok farklı amaçla kullanıldı. Bugün bir müze olarak kullanılan İstanbul’un en popüler turizm mekanı Galata Kulesi’ne gelin yakından bakalım ve bazılarını ilk kez duyacağınız ilginç detaylarını görelim.
Galata Kulesi hakkında bazılarını ilk kez duyacağınız sıra dışı bilgiler:
- Galata Kulesi aslında dönemi için kaçak bir yapıdır.
- Fatih Sultan Mehmet olmasa Galata Kulesi yıkılırdı.
- Tarihi boyunca pek çok farklı amaçla kullanıldı.
- Her onarıldığında mimarisi biraz daha değişti.
- Galata Kulesi’nin içi, dışından bile daha etkileyici.
- UNESCO Geçici Dünya Mirası listesindedir.
- Galata Kulesi, Türk kültürünün ayrılmaz bir parçasıdır.
- Oyunlarda bile Galata Kulesi var.
- Hezârfen Ahmed Çelebi, Galata Kulesi’nden atlamıştır.
Galata Kulesi aslında dönemi için kaçak bir yapıdır:
Galata Kulesi, dönemin Bizans İmparatoru Justinianos tarafından tahmini 507 yılında bugünkünden daha kısa bir fener kulesi olarak yapıldı. 13. yüzyılda Bizans ile ittifak yapmış olan Cenevizliler, Haliç bölgesinde bir koloni kurmuşlardı. Pera adı verilen bu koloni içerisinde yer alan Galata Kulesi’nin tepesinde o dönem bir haç bulunduğu için Turris Sancte Crucis yani Kutsal Haç Kulesi olarak anılıyordu.
Cenevizlilerin Bizans İmparatorluğu’nun başkenti Konstantinopolis’te bir kolonileri olsa da savaş merkezi olarak kullanmaları yasaktı. Cenevizliler buna aldırmadı ve imparatorluktan izin almadan Galata Kulesi’ni yükselterek bir gözlem kulesi haline getirdiler. Tabii çok geçmeden iki devlet arasında 14. yüzyılın ilk yarısında bir savaş yaşandı. Yapılan anlaşma sonrası Galata Kulesi ve çevresi Cenevizlilerin kontrolüne bırakıldı.
Fatih Sultan Mehmet olmasa Galata Kulesi yıkılırdı:
1453 yılının 29 Mayıs günü Bizans İmparatorluğu yıkıldı, yeni bir çağ başladı ve Konstantinopolis sonsuza kadar Türklerin eline geçti. Fetih ile birlikte Cenevizliler, Galata Kulesi ve çevresinden oluşan kolonilerini hiçbir direniş göstermeden Türklere teslim ettiler. Tabii kılıç hakkı gereği bazı askerler Galata Kulesi’ni de bir Hristiyanlık merkezi olduğu için tahrip etmeye kalktılar.
Neyse ki Türk ordusunun başında dünyanın en başarılı komutanı ve siyasetçisi olan Fatih Sultan Mehmet vardı. Galata Kulesi’nin tepe bölgesinin tahrip edildiğini öğrenen Fatih hemen bir ferman yayınladı ve tahribatı durdurdu. Tahrip edilen bölge onarıldı ve tepedeki haç yerine bir Osmanlı Bayrağı asıldı. Yani Fatih gibi tarihe saygılı bir adam olmasa belki bugün Galata Kulesi diye bir yer olmayacaktı.
Tarihi boyunca pek çok farklı amaçla kullanıldı:
İlk yapılış amacı bir fener kulesi olarak kullanılmak olan Galata Kulesi, Cenevizliler tarafından gözlem kulesi olarak kullanıldı. 16. ve 17. yüzyıllarda savaş esirleri için bir hapishane oldu. 18. yüzyılda yangın kulesi olarak hizmet vermeye başladı. 1794 yılındaki büyük yangın sonrası kulenin üst kısmında bir kahvehane açıldı. 19. yüzyılda yeniden yangın kulesi oldu. 20. yüzyıldan sonra ise turistik bir merkez haline geldi. Galata Kulesi bugün bile İstanbul’un en gözde turizm merkezlerinden bir tanesidir.
Her onarıldığında mimarisi biraz daha değişti:
Galata Kulesi ilk yapıldığında daha kısaydı, Cenevizliler tarafından yükseltince daha uzun bir kule haline geldi. Büyük deprem sonrası 1510 yılında yeniden onarıldığı sırada boyu yükseltildi, hatta bu izler hala üzerinde durmaktadır. 17. yüzyılda gözlemevi olarak kullanılmadan önce bir dizi onarım daha geçirdi.
27 Temmuz 1794 tarihli büyük İstanbul yangınında ise Galata Kulesi epey hasar aldı. Boyu kısaltıldı ve bambaşka bir mimari tarzda yenilendi. Çıkmalar ve sofalar bu dönemde eklenmiştir. 1831 yılındaki yangın ve 1875 yılındaki fırtına sonrası yeniden onarılması gerekti. Daha sonra pek çok kez onarılmasına rağmen çatısını saymazsak bugünkü görünümünü bu dönemde kazanmıştır.
Galata Kulesi’nin içi, dışından bile daha etkileyici:
Galata Kulesi bugün 11 katlı bir yapıdır. Bu katların biri bodrum, biri zemin, biri ise asma kat. Binanın gövdesine yapışık taş merdivenleri vardır. Tavanının altıgen biçimde olması dikkat çekicidir. Üçüncü kat duvarlarında Zağanos Paşa Kulesi’ne benzeyen bacaları vardır. Galata Kulesi’nin güney duvarları saldırılara dayanması için daha kalın inşa edilmiştir. Pencerelerin biçimleri, top kullanmaya uygun biçimde tasarlanmıştır. Yani bu yapı kültürel özelliklerinin yanı sıra aynı zamanda da saldırılara dayanacak türde bir yapıdır.
UNESCO Geçici Dünya Mirası listesindedir:
27 Haziran 2013 tarihinde Galata Kulesi, Dünya Miras Komitesi tarafından Ceneviz Ticaret Yolu’nda Akdeniz’den Karadeniz’e Kadar Kale ve Surlu Yerleşimleri isimli seriye dahil edilerek UNESCO Geçici Dünya Mirası listesine dahil edildi. Galata Kulesi, video haritalama yöntemi kullanılarak her milli bayramda ya da önemli günde kutlama yapmak ya da farkındalık yaratmak amacıyla farklı renklere büründürülür.
Galata Kulesi, Türk kültürünün ayrılmaz bir parçasıdır:
Galata Kulesi’nin tarihi öneminin yanı sıra kültürel değeri de tartışılmaz. Rezmi ve Gelibolulu Mustafa Âlî gibi Osmanlı divan şairleri sık sık bu yapıdan bahsederler. Cemal Süreya, Sezai Karakoç, Ümit Yaşar Oğuzcan gibi modern Türk şairlerinin eserlerinde de Galata Kulesi’ni görmek mümkün.
Ermeni asıllı Osmanlı ressamı Garabet Yazmacıyan pek çok eserinde Galata Kulesi’ni resmeder. İbrahim Safi’nin Galata Kulesi’ni resmettiği iki farklı eseri vardır. İstanbul’da geçen tüm dizilerde ve filmlerde mutlaka Galata Kulesi ile karşılaşırız.
Oyunlarda bile Galata Kulesi var:
Assassin’s Creed: Revelations oyununu oynadıysanız ana karakter ile Galata Kulesi’ne tırmanmışsınızdır. Forge of Empires oynarken karşınıza Galata Kulesi çıkar. Byzantine: The Betrayal oyunu hikayesinin bir kısmı yine burada geçer. Türk yapımı Sabotaj oyununda da yine Galata Kulesi tasviri ile karşılaşmak mümkün.
Hezârfen Ahmed Çelebi, Galata Kulesi’nden atlamıştır:
17. yüzyıl Osmanlı döneminin en önemli bilginlerinden bir tanesi olarak kabul edilen Hezârfen Ahmed Çelebi hakkında anlatılanlardan büyük bir kısmı rivayet olsa bile yine de kendisinin gerçekten de uçma denemeleri yaptığı biliniyor. Bunlardan en ünlüsü ile Galata Kulesi’nden yaptığı denemedir. Bir tür uçuş mekanizması ile kuleden atlayan Hezârfen Ahmed Çelebi, binlerce metre süzülmüş ve sağ salim Üsküdar’a inmiştir.
İstanbul’un en önemli turizm mekanlarından bir tanesi olan Galata Kulesi hakkında bazılarını ilk kez duyduğunuz sıra dışı bilgilerden bahsettik. Umuyoruz ülkemizdeki tüm tarihi eserler bu şekilde korunur ve yüzlerce yıl daha insanlığın ortak mirası olarak bizimle olmayı sürdürür.