Şimdilerde saymakla bitmeyecek kadar rengine ulaşmak mümkün olsa da kot pantolonların neden genellikle mavi ve tonlarından üretildiğini ve bizim de genellikle bu renkte olanları tercih ettiğimizi hiç düşündünüz mü?
Muhtemelen bu satırları okuyana dek, neden kot pantolon dendiğinde aklımıza çoğunlukla mavi renkte olanların geldiğini ve yıllardır bu renk tonlarındakileri benimsediğimizi hiç sorgulamadınız.
Ancak “mavi kot” demenin bile kulağımıza gereksiz geldiği bu kıyafetlerin, günümüze gelene kadar hangi aşamalardan geçtiği ve mavi rengin kotlarla nasıl özdeşleştiği bir hayli ilgi çekici.
Öncelikle kot pantolonun geçmişine bir yolculuk yapalım ve bu kıyafetin nasıl yaygınlaştığına bakalım.
“Kot pantolon” ifadesi, yaklaşık 1600’lerden beri erkeklerin giydiği -tabiri caizse- kaba kıyafetler için kullanılıyordu ve aslında bu kotların yapımında kullanılan dayanıklı kumaşlar, genellikle Fransa’nın Nîmes kentinden ithal ediliyordu.
Amerikalı üreticiler de “serge de Nîmes” adını “denim” olarak kısalttı ve bu şekilde anılmaya devam etti. Koyu mavi ve pamuklu kumaştan yapılmış kot pantolonlar, ilk olarak 1849 yılında California’da altın madencileri için bir iş pantolonu olarak üretilmişti.
Fakat üretimi gerçekleştirilen bu kıyafetler, ilk etapta yeterince dayanıklı değildi ve uzun kullanım süreleri vadetmiyordu.
Bu esnada Levi Strauss, 19. yüzyılda ilk fabrikasını kurdu ve bildiğimiz kot pantolonları üretmeye başladı. Bu giysilerin rengi de hiç şüphesiz maviydi ancak neden yalnızca mavi?
Kot pantolonlar için seçilen rengin mavi olmasının en temel sebeplerinden biri, bu boyanın diğer renklerden farklı olarak taşıdığı kimyasallardı. Çoğu boya, sıcak havalarda genellikle kumaşa nüfuz ederek rengin yapışmasına neden olur ancak mavi boyanın işlevi tam tersidir. Kumaşa nüfuz etmeden sadece iplerin dışına yapışır.
Ayrıca çivit boyası, diğer boyalara göre pamukla çok daha iyi bir etkileşime girdiği için de tercih edilir.
Pamuk ısıtıldığı zaman çoğu boya içine işler fakat çivit boya, yüzeye tutunur ve orada kalır. Çivit mavisi aynı zamanda ilk defa Antik Mısır’da ortaya çıkmıştı ve o zamanlar bu renk, gücün ve statünün bir simgesi konumundaydı.
Bunun sebebi ise çivit mavisi adı verilen bu boyayı elde etmenin oldukça meşakkatli oluşuydu. Hâlihazırda maden işçilerine pantolon üretmeye devam eden Levi Strauss da bu rengi pantolonları boyamak için kullanmaya başladı.
Levi’nin maviye boyadığı bu pantolonlar, o zamanlar zenginliğin bir sembolü haline gelmişti ve dönem içerisindeki hemen hemen her insan, bu pantolonlara sahip olmanın peşindeydi.
Artan talebi karşılıksız bırakmayan Levi, şimdilerde de hâlâ varlığını sürdüren Levi’s markasının sağlam temellerini attı. Ayrıca herkesin hayranlık duyduğu bu pantolonların üretimi oldukça sınırlıydı çünkü çivit mavisinin üretimi de hayli zordu.
Hiçbir Ülkenin Bayrağında Mor Renginin Olmamasının Arkasındaki Muazzam Olay
Zaman içerisinde bu boya, sentetik şekillerde üretilmeye başlandı ve böylelikle herkesin ulaşabileceği bir pantolonun ham maddesi haline geldi. Yine bu boya, suyla karşılaştığında kendini salmıyor ve bulaşmalara da sebebiyet vermiyordu.
Bir ayrıntı daha var: Peki dışı mavi olan bu pantolonların, içi neden beyaz?
Aslında bu tamamen bir tasarruf stratejisi. Pantolonlar üretilirken kullanılan çözgü iplikleri kolaylıkla boyanır ancak atkı ipliklerinin rengi yoktur, yani beyazdır. Kendilerince bir kumaş dokuma yöntemi geliştiren üreticiler, böylelikle her giysi parçasına harcadıkları boya miktarını azaltmış olur.
Böylelikle mavi ve tonları dışındaki pantolonların, neden daha hızlı eskidiğine ve renklerinin uzun süreler kalıcı olmadığı sonucuna da ulaşmak da mümkün. Yani çivit dışındaki boyalar, renklerini ve ipliklerini kaybetmeye çok daha meyilli.
Özetle bir zamanlar maden işçilerine yönelik ortaya çıkan bu kıyafetler, şimdilerin en popüler ve yaygın giyim ürünlerinden biri haline gelmiş durumda ve aslında günümüzde oldukça kolay ulaşabildiğimiz pantolonlar, bu günlere bir hayli çetin yollardan geçerek gelmiş vaziyette.