20 Ağustos 1989’da José ve Mary Kitty Menendez, evlerinde av tüfeğiyle vurularak öldürüldü. Yedi yıl süren üç duruşma ve onlarca televizyon yayınından sonra oğulları, vahşice işlenen cinayetten suçlu bulundular. Cinayetlerin korkunçluğu bir kenara, kardeşlerin anlattıkları, dosyayı daha da ilginçleştirmişti.
İşlenen suçun dehşet vericiliğinin üstüne kardeşlerin şoke eden iddiaları da eklenince Menendez cinayetleri, 20. yüzyılın en ünlü ceza davalarından biri haline geldi.
Hâlâ “Nefsi müdafaa mıydı, yoksa miras için işlenen vahşi bir suç muydu?” sorularına tam olarak doğru bir yanıt verilemeyen Menendez cinayetlerinin kan donduran detaylarını öğrenmeye hazırsanız başlayalım.
“Amerikan rüyası” modeli denebilecek bir aile.
Menendez ailesi, 1980’lerin standartlarına göre, “Amerikan rüyası”nın mükemmel bir tasviri gibi görünüyordu. Baba José, güzellik yarışması kraliçesi olan Kitty ile evlenmişti.
José ve Kitty’nin öldürüldüğü ev, Beverly Hills’in en seçkin yerlerinden birinde bulunuyordu. Hatta farklı zamanlarda, Michael Jackson ve Elton John tarafından kullanılmıştı.
Baba José, başarıya saplantılıydı ve oğullarının üzerinde baskı kuruyordu.
Oğulları Lyle; Princeton’da okuyan, iş dünyasında babası gibi başarılı bir kariyere sahip gibi görünen yıldız bir tenis oyuncusuydu. Daha sonra diğer oğulları Erik’in teniste daha da iyi olduğu ortaya çıktı ve babasının saplantılı müdahaleleriyle ulusal sıralamada yer alan bir oyuncu hâline geldi.
José, çocuklarını atletizmde ve diğer sporlarda gerektiğinden fazla çalıştıran çalışkan bir baba olarak biliniyordu. Böylesine takıntılı bir babaya sahipken başarılı olmaktan başka çareleri yoktu.
1990’da Los Angeles Times’a konuşan eski yüzme koçları, “José çok rekabetçi görünüyordu, Erik’in öz güveni çok azdı çünkü yaptığı hiçbir şey asla yeterince iyi değildi.” demişti.
Suç mahalinin görüntüsü, cinayetlerin bir mafya tarafından işlendiğini düşündürtmüştü.
Hassas İçerik
Menendez cinayetleri, korkunç ve vahşi bir suçtu. José ve Kitty, iki adet 12 kalibrelik av tüfeğiyle 15 mermi ile neredeyse tanınmayacak hâle gelerek öldürülmüşlerdi.
Suç mahali kadar dehşet verici görünüyordu ki polis, cinayetlerin bir mafya saldırısı olduğunu düşündü ve ilk soruşturmalar iş dünyasındaki rakiplerine odaklandı.
Cinayetler işlendiğinde Lyle 21, Erik 18 yaşındaydı.
Cinayetlerin işlendiği gece kardeşler, Batman filmini izlemeye gittiklerini ancak Erik’in kimliğini almak için geri döndüklerinde ebeveynlerinin ölü bedenlerini gördüklerini söylediler. 911’i arayıp “BİRİLERİ ANNE-BABAMI ÖLDÜRMÜŞ!” diye bağıran Lyle’in ihbarından sonra cinayet soruşturması başlamıştı.
Cinayetlerden sonraki aylarda, ebeveynleri yakın zamanda vahşice öldürülmemiş gibi davranıyorlardı. Hatta tam aksine, yeni piyango kazanmış gibilerdi. 6 ay içinde, babalarının 14 milyon dolar servetinden 700.000 dolar harcadılar.
Hiçbir şey olmamışçasına satın alınan Rolex’ler, Porsche’ler, Jeep’ler…
Lyle; Rolex, Porsche, çok sayıda giysi ve bir restoran satın almıştı. Erik ise bir Jeep almasının yanı sıra 50.000 dolarlık kişisel bir tenis koçu ve spor salonu sahibi oldu. Ayrıca, hiç yaşanmamış bir rock konserine 40.000 dolarlık yatırım yaptı.
1988 yılında Erik, pek çok hırsızlıktan yakalanınca mahkeme tarafından atanan Dr. Jerome Oziel adlı bir terapistle görüşmelere başladı. Çok geçmeden Erik, ailesini öldürdüğünü itiraf etti.
Babalarının psikolojik şiddetinin yanında cinsel istismara da maruz kaldıklarını söylediler.
Terapi seansları devam etti ve kardeşler cinayetleri itiraf ederken sesleri kaydedildi. Erik, işledikleri suçu, annelerini “José’nin ızdırabından kurtarmak için” yaptıklarını söyledi. Lyle ise, ikisinin de suça bulaştığını açıkça belirtti. Aynı zamanda, babalarının kontrolcü ve tacizci olduğunu iddia ettiler.
Lyle, o zamanları şu sözlerle anlattı: “Yatak odasında, ‘nesne seansları’ dediğimiz şeyi yapardık ve pantolonumuzu aşağı kaydırırdık veya çıkarırdık. Bazen kısa, bazen daha uzun bir süre olurdu. Beni yatağa yatırıp bir vazelin alırdı ve benimle oynardı.”
Psikolog, her şeyi söyledikleri itiraf kasetlerini polise götürdü.
Psikolog, Menendez kardeşlerin ebeveynlerinin cinayetini itiraf ettiğini açıklamak için Beverly Polisi ile temasa geçti. Menendez kardeşler kısa sürede tutuklandı.
1993’te başlayan duruşma, hukuk sistemini bir eğlence etkinliğine dönüştüren Court TV’de yayınlandı. Bu kanal, yalnızca duruşmayı değil, yargılamanın öncesinde ve sonrasında saatlerce süren yayınları da içine alarak cinayet dosyasını büyük bir pembe diziye çevirdi.
Avukatları, bunun bir nefsi müdafaa olduğunu ileri sürdü.
Masum olduklarını söyleyemeyen Lyle ve Erik, babalarının duygusal istismarın ve yüksek beklentilerin baskısının çok ötesine geçtiğini iddia ettiler. José’nin onları çocukluğundan beri taciz ettiğini söylediklerinde tüm halk şoke oldu ve farklı düşüncelere sahip arkadaşları ile aile üyeleri bölündü.
Avukatları Leslie Abramson, ikilinin böylesine şiddetli ve travma yaratan bir evde büyüdükten sonra nefsi müdafaa içinde hareket ettiklerini savundu. Yıllar sonra kuzenlerinden biri, ABC News’e verdiği röportajda, çocukken ona benzer şeyler söyledikleri için çocukların dediklerine inandığını söyledi.
Herkesin nefesini tutarak sonucu beklediği 1996 senesinde suçlu bulundular.
Lyle ve Erik, 1996 yılında birinci derece cinayetten suçlu bulundular. Şartlı tahliye olmadan ömür boyu hapis cezasına çarptırıldılar. Ayrı cezaevlerine gönderilen kardeşlerin 2018 yılında aynı cezaevinde kalmalarına izin verildi.
Menendez cinayetlerinin üzerine hâlâ belgeseller ve filmler çekilmeye devam ediyor.
Cinayetlerin üzerinden onlarca yıl geçmesine rağmen, kardeşlerin işlediği suç kafa karıştırıcı olmaya devam ediyor. Cinayetlerle ilgili çok sayıda TV filmi, mini dizi ve belgesel yapıldı.
Şu anda Netflix’te “Canavarlar: Lyle ve Erik Menendez’in Hikâyesi” adlı yeni bir dizileri var.
Kaynaklar: Court TV, Biography, Rolling Stone