Eylemlerimizin en gerçekçi ve pratik şekilde uygulanmasının en doğrusu olduğunu savunan pragmatizm, hazcı ahlak anlayışı üzerine kurulu bir felsefi akımdır. Hayatımıza giren en yeni felsefi akımlardan bir tanesi olan pragmatizm nedir, neyi savunur gelin yakından bakalım temsilcilerinin neler söylediğini görelim.
Felsefi düşünceler genel olarak soyut kavramlar üzerinden ilerlediği için pek çok kişi felsefeye uzak kalmayı tercih eder. Ancak özellikle 20. yüzyılda felsefenin tam da hayatın içine katılması ve hatta kapitalizmi beslemesi için bir akım geliştirildi, pragmatizm. Pragmatizm bir eylemin en gerçekçi ve pratik şekilde yapılmasının en doğrusu olduğunu savunmaktadır.
Elbette pragmatizm basit bir cümleyle anlatılacak kadar yüzeysel bir düşünce sistemi değil, Evet, bu bir sistem. Kurulan bu sistemde tamamen hazcı ahlak anlayışı üzerine kurulu bir felsefi yaklaşım var. Eylem, ilişki ve ilkeler üzerine kurulu olan bu felsefi akım yeni gibi görünse de aslında geçmişi epey eskiye dayanıyor. Gelin pragmatizm nedir, neyi savunur, temsilcileri kimlerdir tüm detaylarıyla görelim.
Temel bir tanım yaparak başlayalım; Pragmatizm nedir?
Pragmatizm aslında dünyayı anlamayı hedefleyen bir felsefe okuludur. Her türlü felsefi kavramın bir tür bilimsel deneyle test edilmesi ve yalnızca yararlıysa kullanılması gerektiğini savunur. Yani pragmatizm, bir şeyin işe yarayıp yaramadığına bakar ve ona göre değerlendirir. Bu nedenle de hazcı bir ahlak anlayışına sahiptir.
Daha net bir tanım yapmak gerekirse pragmatizme göre eylem, doktrinden önce gelir. Deneyimler ve fikirler sabit ölçüler üzerinden değerlendirilir. Bu açıdan özellikle 20. yüzyılda Amerika Birleşik Devletleri’nde bir tür iş bitirme yöntemi olarak da kullanılmıştır. Tabii bu kullanım pek de işin felsefesine uygun değildir.
Pragmatizmin ortaya çıkışını görmek için biraz geçmişe gitmek gerekiyor:
Pragmatizm, Yunanca eylem ve ilişki anlamına gelen pragma sözcüğünden türetilmiştir. Milattan önce 1. yüzyılda yaşadığı tahmin edilen Yunan filozof Polybius tarafından kaleme alınan metinler ilk kez pragmatik olarak adlandırılmıştır. Tabi bu adın bugünkü anlamından ziyade yazılanların faydalı olması nedeniyle konulduğu düşünülüyor.
18. yüzyılda yaşamış Alman filozof Georg Wilhelm Friedrich Hegel tarafından kaleme alınan Tarih Felsefesi adlı eser, Polybius’tan sonraki ikinci pragmatik yaklaşım olarak kabul edilir. Johannes von Müller ve William James gibi isimler, terim ve pratik gibi kavramları pragmatizm kökünden türetmişlerdir.
Pragmatizmi felsefi bir doktrin olarak ortaya koyan kişi ise Amerikalı filozof Charles S. Peirce olmuştur. Peirce bu doktrini, Immanuel Kant’ın eğitim felsefesinde kullandığı Almanca pagmatisch kelimesi üzerinden yorumlamıştır. Tabii ikisinin kullanım noktaları oldukça farklıdır.
Peki, pragmatizm neyi savunur?
- Georg Wilhelm Friedrich Hegel
20. yüzyılın ilk yıllarına geldiğimiz zaman ortaya atılan pragmatizm düşünce sistemi, Amerika Birleşik Devletleri’ne neredeyse bir zehir gibi sızmıştı. Ülkenin hukuk, eğitim, politika, sosyal, sanat ve din alanlarında herkes pragmatik uygulamalara başlamıştı. Tabii işler bu kadar karıştığı için pragmatikler farklı tezler savunmaya başladılar.
Duyarlı bir idealizm savunanlar, gerçeklik ve gerçekliğe uyum sağlama konusunda bir pragmatizm geliştirdiler. Yani bu kişiler felsefeyi tam anlamıyla metafizik anlayıştan uzaklaştırmış, onu değişim ve eylem hiyerarşisinde değerlendirmişlerdir. Bazıları bu düşünceleri ampirist bakış açısıyla da zenginleştirmiştir.
Pierce tarafından ortaya atılan “Herhangi bir şey hakkındaki fikrimiz, onun mantıklı etkileri hakkındaki fikrimizdir.” düşüncesi üzerinden sözel farklılıklar ve teorik öngörülemezler olduğunu savunanlar oldu. Anlamın kesin bir tatmin edici bileşene sahip olmaması üzerinden doğrulama süreci hakkında farklı yaklaşımlar ortaya atılmıştır.
Tabii pragmatikler inanç olayına da el attılar. Gerçeğin aslında inanç örtüsü altında saklı olduğunu söyleyenler oldu. Fakat bu düşünce pek pragmatik bulunmadı çünkü gerçek dediğimiz şey, aslında işe yarayan şeydir. Bir şeylerin altında gizlenmiş, saklanmış, işe yaramayan gerçek anlamsızdır.
Modern pragmatizmde pek çok farklı bakış açısı ile karşılaşmak mümkün:
Pragmatizm aslında bir tür başkaldırıdır. Çünkü 19. yüzyıl dünyasındaki düşünce sistemleri aşırı entelektüel yaklaşımlara sahiplerdi ve dışarı kapalılardı. Bu sistemden sıyrılmak isteyen bazı filozoflar zihnin öznel deneyimini, sonuçları metafizik hale gelecek kadar genişlettiler. Böylece sabit ve soyut kavramlar törpülendi.
Aslında evrim teorisi pragmatizm üzerinde büyük rol sahibidir. Çünkü bu teori pragmatistlere göre bilmemiz gereken her şeyi net bir şekilde ortaya koyuyordu. Bu temel ilekurulan pragmatizm üzerinde John Stuart Mill , Alexander Bain ve John Venn gibi önemli filozoflarının büyük etkisi vardır.
Immanuel Kant ve daha sonra Pierce tarafından pragmatizmin öncüsü olarak adlandırılan George Berkeley tarafından yapılan çalışmalar, pragmatizme bir çerçeve oluşturmuştur. Hatta modern dönemdeki bazı filozoflar öncül çalışmalardan bazılarını düzenleyici fikirlerin ötesine götürerek birer doktrin olarak kabul etmişlerdir.
Klasik pragmatizmi ayrı bir başlık altında değerlendirmek gerekiyor:
Şu ana kadar pragmatizmi üzerine yapılan yorumlar, etkilendikleri, etkiledikleri ve yansıttıkları üzerinden değerlendirdik. Fakat net olarak anlamak için klasik pragmatizm hakkında da biraz bilgi vermek iyi olacak. Hatta Charles Sanders Peirce, William James ve John Dewey hakkında ayrı bilgiler vermek en doğrusu olacak.
Charles Sanders Peirce için pragmatizm, genel bir teorinin küçük bir parçasıdır. Bilimsel bir düşünce sistemi geliştirilmesi gerektiğini söyleyen Peirce için doğru inançlara ancak bu yolla ulaşılabilir. Pragmatizm yalnızca bu yollardan biridir.
Peirce’dan farklı olarak William James, fikirlerin ve inançların istek ve amaçlarımız üzerindeki deneyim biçimlerini değiştirdiğini söylemiştir. Hatta onun pragmatizminde teolojik zihin anlayışı oldukça baskın bir rol oynar.
John Dewey pragmatizmi yeniden formüle ederek sosyal bir yan eklemiştir. Bu sistem daha mantıksal ve daha insancıldır. Bu sistem hem bilimsel yöntemler ile sonuçları hem de değerler ile amaçları bütünleştirmektedir. Tabii kanıtlanabilir bir durum olmadığı için farklı filozoflar tarafından bu yaklaşım garantili bir iddia olarak tanımlanmıştır.
Bilgiyi ve eylemleri işe yararlılığı üzerinden değerlendiren pragmatizm nedir, neyi savunur, temsilcileri kimlerdir gibi merak edilen soruları yanıtladık. Elbette pragmatizm içine daldığımızda kolayca kaybolacağımız bir okyanus gibi. Bu yazımızda yalnızca pragmatizmle ilk kez tanışanlar için temel bir bilgilendirme yapmayı hedefledik.