Bir tatilden dönüyorsunuz veya sevdiğiniz bir yere gidiyorsunuz. Her şeyden habersizce bindiğiniz uçakta biraz zaman geçince gerçekleşecek kazayı belki biri size söylese inanmazsınız. Fakat tarihte bunun birçok örneği yaşandı, içinde yüzlerce yolcunun bulunduğu uçaklar, roketlerle vurularak düşürüldü. Roketler neden yolcu uçaklarını hedef alır ki?
Sivil havacılık konusunda büyük bir endişe kaynağı olan bu durum, geçmişteki trajedilerin tekrarının yaşanmamasının umulduğu bir mesele.
En yakın örneğini 2020’de yaşadık. Düşen bir ticari yolcu uçağında hayatını kaybeden çok sayıda insan vardı. Çeşitli gerekçeler ile vurulan bu uçaklar, ortaya korkunç manzaralar çıkarıyor.
İçinde bulunduğumuz çağda çok fazla yolcu uçağı düşürüldü. Peki 2000’lerin öncesinde durum nasıldı?
23 Temmuz 1954’te Cathay Pacific Hava Yolu’na ait bir Douglas C-54A tipi yolcu uçağı, Bangkok-Hong Kong rotasında uçarken, Çin Halk Cumhuriyeti’ne ait iki adet Lavochkin La-7 tipi avcı uçağının saldırısına uğradı.
Uçağın üzerine makineli tüfekle ateş edildi. Saldırılarda uçak, kontrolünü kaybetti ve denize zorunlu bir iniş yapmak zorunda kaldı. Çin, olayla ilgili bir operasyon sırasında askeri bir uçakla yolcu uçağının karıştırıldığını söyledi.
Yolcu ve mürettebat, denize indikten sonra hayatta kalmak için botlara çıkmaya çalıştılar. Ancak bu sırada avcı uçakları tarafından hedef alındılar ve tekrar bir saldırıya maruz kaldılar. Uçakta bulunan 19 kişiden 10’u bu trajik olayda hayatını kaybederken diğerleri yaralı olarak kurtuldu.
27 Temmuz 1955’te Londra’dan Viyana’ya, oradan da Tel Aviv’e gitmek üzere sefer yapan EL-AL Hava Yolları’na ait 402 sefer sayılı Constellation tipi uçak, Bulgaristan hava sahasında bir avcı uçağı tarafından düşürüldü.
Bu trajik olayın arka planı, olumsuz hava koşulları ve uçağın Bulgaristan hava sahasına farklı bir noktadan giriş yapmak zorunda kalması olarak kayıtlara geçti. EL-AL uçağı, Bulgaristan’ın batı sınırına yaklaştığında uyarı amacıyla önleme uçakları tarafından makineli tüfek ile atışlara maruz kaldı. İsrail uçağı, bu uyarıya cevap olarak Bulgaristan-Yunanistan sınırına yönelerek önleme kurallarına uymaya çalıştı.
Ancak uçak hızlıca Yunanistan sınırını geçmeye başladığında, 5,484 km yükseklikteyken avcı uçakları tekrar makineli tüfek ateşi açtı ve uçağı Yugoslavya-Yunanistan-Bulgaristan sınırına yakın bir bölgede düşürdü. Bu korkunç olayda, uçaktaki 7 mürettebat ve 51 yolcu hayatını kaybetti.
28 Ekim 1959’da, Kübalı politikacı Camilo Cienfuegos, Florida’dan Küba’ya dönerken Cessna-310 tipi bir uçakla gece uçuşu yapıyordu.
Bu uçuştan sonra kendisinden bir daha haber alınamadı. 1 hafta önce ordu görevinden istifa ettiğini belirten bir mektubu lider Fidel Castro’ya göndermişti. Olayın ardından çeşitli senaryolar ve teoriler ortaya atıldı.
Bunlardan biri, Küba Hava Kuvvetleri’ne ait avcı uçaklarının Cienfuegos’un uçağını düşman bir hedef olarak yanlışlıkla gördüğü ve düşürdüğü yönündeydi. Ancak o dönemdeki belirsizlikler ve bilgi eksikliği nedeniyle olayın tam olarak nasıl gerçekleştiği hâlâ netliğe ulaşmadı.
30 Haziran 1962’de, Sovyetler Birliği’nin Aeroflot Hava Yolu şirketine ait 902 sefer sayılı Tupolev Tu-104A tipi yolcu uçağı, Krasnoyarsk-Voznesenka iç hat uçuşunu gerçekleştirirken bir füze tarafından vuruldu.
Uçakta bulunan 84 kişiden kurtulan olmazken, Rus yetkililer başlangıçta uçağın pilot hatası sonucu düştüğünü iddia ettiler. Ancak daha sonra, hava savunma eğitim sahasından yanlışlıkla ateşlenen bir füzenin uçağın düşmesine neden olduğu açıklaması yapıldı.
21 Şubat 1973’te, Libyan Arab Airlines’a ait LN-114 sefer sayılı Boeing 727 tipi yolcu uçağı, Tripoli’den Bingazi’ye sonra da Kahire’ye gitmek üzereyken uçakta bir arıza oluştu.
Arıza nedeniyle uçak, rotasından saparak İsrail işgalindeki Sina Yarımadası’ndaki “yasak bölge” üzerinde uçmaya başladı. İsrail’in F-4E tipi avcı uçakları, önce bu girişi önlemeye çalıştı, ardından uçağa ateş açarak düşürdü.
Yolcu uçağı, rotasından yaklaşık 112 km saparak yüksek irtifadaki şiddetli rüzgarlar, yerdeki kum fırtınası ve cihazlarının arızası gibi faktörler birleşince; kaptan, uçağın konumunu yanlış değerlendirdi ve Kahire’ye doğru alçalmaya başladı.
F-4E pilotları, uçakla göz teması kurmaya çalıştı, ancak Libya uçağı yeniden batıya dönünce, F-4E’ler makineli tüfek ateşi açtı. Bu saldırı sonucunda uçakta arızalar meydana geldi ve kanat yapısı bozuldu. Uçak, Sina Çölü’ne zorunlu bir iniş yaptı ve sağ iniş takımı patladı. Kazada 104 yolcu ve 9 kişilik mürettebattan sadece 5 kişi sağ kurtulabildi.
20 Nisan 1978’de, Kore Hava Yolları’nın 902 sefer numaralı B-707 tipi uçağı, Paris-Anchorage-Seul seferinde Sovyetler Birliği’nin avcı uçakları tarafından engellendi.
Uçak, karlı araziye inişi sırasında hasar gördü ve içinde bulunan 109 kişiden 2’si hayatını kaybetti. Sonrasında geriye kalan yolcu ve mürettebat, önce gözaltına alındı, daha sonra serbest bırakıldı. Uçak, hava yolunun belirtilen rotadan sapması nedeniyle engellenip inişe zorlanırken, pilot yanlışlıkla araziye iniş yaptı.
1 Eylül 1983’te, New York’tan Seul’e giden Kore Hava Yolları’na ait 007 sefer numaralı Boeing-747 model uçağa, Sovyet savaş uçakları füze saldırısı düzenledi ve uçak havada patladı.
Bu trajik olayda, ABD Kongresi üyesi Larry MacDonald da dahil olmak üzere 269 kişi yaşamını yitirdi. Sovyetler Birliği başlangıçta olayın detayları ve sorumluluğu konusunda inkar edici bir tutum sergilese de daha sonra casusluk faaliyetleri olduğunu iddia ettikleri uçağı hedef aldıklarını kabul ettiler.
Olayı gerçekleştirenin ABD olduğunu öne sürdüler. Güney Kore ve ABD’deki yetkililer ise uçağın Sovyet hava sahasını ihlal etme nedeninin, pilotun hava navigasyon sistemini başarısız bir şekilde kullanmasından kaynaklandığını savundular.
6 Nisan 1994’te, Ruanda Devlet Başkanı Juvenal Habyarimana ile Burundi Devlet Başkanı Cyprien Ntaryamira’nın bulunduğu Falcon-50 model uçak, saldırıya uğradı.
Bu korkunç olayın ardından ertesi gün Ruanda’da dehşet verici bir soykırım başladı. Uzmanlar, bu çifte suikastın, Ruanda iç savaşının ve Birinci Kongo Savaşı’nın başlamasına yol açtığını belirtiyorlar. Ancak bu saldırıyı gerçekleştirenler hakkında net bir bilgi bulunmuyor.
4 Ekim 2001 tarihinde Tel Aviv’den Novosibirsk’e seyahat eden Tupolev-154 tipi yolcu uçağı, Karadeniz’e düştü.
Geçmişi kazalarla dolu Tupolev-154 tipi yolcu uçağı, genellikle de “uçan tabut” olarak biliniyor. ABD raporlarında, uçağın Kırım Yarımadası’ndan ateşlenen S-200 füzesi tarafından hedef alındığını belirtiliyor. İsrail’den havalanan uçak, tatbikat sırasında fırlatılan Ukrayna füzesinin isabet etmesi sonucu Karadeniz’e düştü, içinde bulunan 78 yolcudan ise kurtulan olmadı.
Aynı yıl iki Malezya uçağı kaybolmuştu, bu kazadaki uçak Rus yapımı Malezya Hava Yolları’na aitti.
17 Temmuz 2014 tarihinde ise Amsterdam’dan Kuala Lumpur’a gitmekte olan Malezya Hava Yolları’na ait Boeing 777 tipi uçak, karadan havaya ateşlenen bir füze sonucu düştü. Bu saldırıda uçaktaki 289 kişi maalesef yaşamını yitirdi. Rusya ve Ukrayna yetkilileri, saldırıyla ilgili birbirlerini suçlayarak karşılıklı ithamlarda bulundular.
Ve en yakın örneği 8 Ocak 2020’de Devrim Muhafızları Ordusu tarafından Tahran’da 2 füzeyle vurularak düşürülen Ukrayna yolcu uçağında yaşandı.
Ukrayna Hava Yolları’na ait PS752 sefer sayılı uçak, İran’ın Kasım Süleymani suikastı nedeniyle Irak’taki ABD üslerine misilleme yaptığı Çarşamba gecesi Tahran’daki İmam Hüseyni Havaalanı’ndan havalandıktan kısa bir süre sonra düşürüldü 176 kişinin ölümüne neden olan saldırının ise “yanlışlıkla” olduğu savunulmuştu.
Bütün bu elim olayları hatırladıktan sonra bunların tek sebebi var: bencillik. Evet, kendi haklı gördükleri sebeplerle, tek suçu o uçakta bulunmak olan binlerce insanın canına kıyan insanlardan bahsediyoruz. Umuyoruz ki bu olaylar bir an önce son bulur ve insanlığın bu acı haberleri artık geride kalır.