Suriye’nin Türk lirası kullanılan bazı bölgelerinde 20 ve 5 TL’nin kesilip birleştirilmesiyle ortaya çıkarıldığı iddia edilen yeni 25 TL, “Kendilerince enflasyona yön vermişler.” yorumu yaptırır cinsten. Görünce “Nasıl yani?” dedikten sonra buna çok da şaşırmamak lazım çünkü tarihte benzer örnekleri bulunuyor, hem de resmî bir şekilde yapılmışı.
Görünce ne kadar tuhaf gelse de Yunanistan, bir dönem parayı ikiye bölerek ekonomisini kurtarma peşine düşmüş.
Bir banknotu ikiye bölmek bize göre ya paranın fazlasıyla değer kaybettiğini ya da bir işe yaramadığını düşündürür. Ancak bunun, işe yaradığı bazı durumlar da yok değil. Neden ve nasılını, etkisini merak edenleri aşağıya alabiliriz.
Öncelikle Suriye’nin yeni banknotuna bakalım.
Görselde gördüğünüz gibi 5 TL’nin bir kısmı, 20 TL’nin dörtte birine denk gelen kısmına ekleniyor ve karşımıza yeni bir 25 TL çıkıyor. Bir 5 TL’den kaç tane 25 TL çıkar dersiniz?
İlk Suriye’den çıkmış olamaz bu dâhiyane fikir dedik ve karşımıza Yunanistan çıktı.
1800’lerde İngiliz bankacılardan oluşan bir örgütün Yunanistan’a 800 bin pound borç vermesi ve Yunanistan’ın bunu ödeme karşısında yaşadıkları, onları ilk iflasla karşılaştırdı. 1893’te bir kez daha iflas eden Yunanistan’da, 10 drahmi gibi daha küçük banknotlara olan talep artmaya başladı.
1897’de ise 5 drahmilik banknotlar basıldı ve üzerine de parayı bölmenin yasak olduğu ibaresi eklendi ancak insanlar bunu umursamadan parayı kesmeye devam ettiler. Ancak bu kesim işlemi işe yaramış olacak ki hükûmet, 1920’lerde taktik değiştirdi.
1922’de artan bütçe açıklarını finanse etmek için zorunlu çektiği kredinin ardından teslim edilen banknotların, yüzde 6,5’luk tahvillerle değiştirilmesine karar verdi. Sonrasında da banknotlar ikiye bölündü ve Yunan tacının olduğu kısım tahvillerin yerine geçti. Diğer yarısı ise gerçek değerinin yarısı kadar yeni bir merkez bankası banknotu ile takas edildi. Ama bu çok uzun süre işe yaramamış olacak ki zorunlu kredi, boyunu aştı ve ekonomi bir süre daha bocalamaya devam etti.
1940’larda, 50 ve 20 lepta gibi başka banknotların basımının ardından bu para birimleri enflasyondan zarar görmeye başladı ancak hükûmetin zamanla çıkarmaya devam ettiği yeni banknotlar ile sistem değiştirildi.
İyi de banknot dediğin şey neden ikiye bölünsün ki?
Finlandiya gibi bazı ülkeler de ekonomisini düzeltmek için gümüşten para basmak yerine işi bakıra çevirerek maliyet düşürdü. Birçok ülkenin bu tarz çırpınışları aslında ilginç bir maliye politikasını da ortaya çıkarıyor.
Para arzını hızlı arttırma yönünde para basma kalitesinin yetersizliği ve mevcut banknotları ikiye bölmek daha fazla insanın nakit paraya erişimini sağlayabiliyor. Ayrıca yeni para basmak yerine var olanı iki kere kullanmak para basım maliyetlerinde tasarrufu getiriyor.
Tabii ki halkın elinde daha fazla nakit para bulundurmak ise hükûmete karşı daha fazla güven sağlayabiliyor. Ancak her ne yapılırsa yapılsın enflasyon kontrol altına alınmadığı sürece bu taktikler, para politikasına olan güveni sarsmakla kalmadığı gibi uzun vadede sürdürülebilirliği de mümkün kılmıyor.
Sonuç olarak geçmiş dönemlerde banknotu ikiye bölmek farklı bir yöntem olarak tercih edilse de Suriyelilerin Türk lirasını tedavülde olmayan şekilde kullanmaları da çok uzun sürecek bir etkiye benzemiyor.