Yıllardır tartışılan bir konudur belki de suyun renginin var olup olmadığı. Kimisine göre şeffaf, kimisine göre de mavidir.
Bir göletin, bir nehrin veya okyanusa bakınca, suyun renginin değiştiğini görebiliyoruz. Mesela denizlerde mavi olan su, nehirlerde yeşil olabiliyor.
Peki biz hangisine inanacağız? Suyun gerçekten de bir rengi var mı?
Bunu anlamak için su moleküllerine bakmamız gerek.
Suyun berrak ve renksiz olması, onun doğasının en temel özelliklerinden biridir. Saf su, gözle görülemeyen bir seviyede bile olsa, herhangi bir renge sahip değildir. Bu renksizlik, su moleküllerinin kendine özgü yapısından kaynaklanıyor.
Su, iki hidrojen atomu ve bir oksijen atomundan oluşan bir bileşik. Bu moleküler yapı, suyun kendine özgü özelliklerini belirliyor. Su molekülleri, belirli bir düzen içinde bir araya geliyorlar ve birbirlerine belirli açılarda bağlanıyorlar.
Bu düzenli yapı, su moleküllerinin görünür ışığı emmeyecek şekilde düzenlenmesini sağlıyor.
Yani su molekülleri, ışığı soğurmak veya yansıtmak için uygun değildir. Bu yüzden ışığın, suyun içinden geçtiğinde, su molekülleri ışığı absorbe etmez ve onun rengini değiştirmez. Bize yansıyan ışık dalgaları, suyun içinden geçtikten sonra aynı renkte kalır ve suyun renksiz olduğunu gösterir.
Doğada saf suyu bulmak çok nadir. Çoğu zaman farklı maddelerle karışan su karşımıza çıkıyor. Bu maddeler de hâliyle suyun rengini değiştirebiliyor.
Peki deniz nasıl böyle mavi duruyor?
Güneş ışığı nedeniyle denizdeki su, bize mavi görünür. Deniz, Güneş ışınlarında bulunan mor, mavi, yeşil, sarı, turuncu ve kırmızı renkleri emer; ama mavi rengin dalga boyu küçüktür. Bu da deniz suyunun rengini değiştirerek mavi gösterir.