16. yüzyıla kadar gemi savaşları daha çok karşı gemiye çıkıp ele geçirmek üzerine kuruluydu. Kalyon gemiler çıktıktan sonra ise artık güçlü toplarla düşmanı paramparça etme dönemi başladı. Önce Avrupa’da, hemen ardından da Osmanlı’da kullanılmaya başlayan kalyon gemilerin gelişmiş özellikleri sayesinde denizcilik tarihi bir daha eskisi gibi olmayacak biçimde değişti.
Eğer denizciliğe pek hakim değilseniz gemilerin genel olarak ya ağır ve yavaş ya da hızlı ve güçsüz olduğunu düşünebilirsiniz. Gerçekten de bir dönem pek çok gemi ikisinden biri tercih edilerek tasarlanıyordu, ta ki 16. yüzyıla kadar. Bu dönemde kalyon gemi olarak adlandırılan yeni bir gemi türü çıktı. Bu gemiler güçlü ve hızlı olmalarının yanı sıra çok fazla top taşıdıkları için yenilmez kabul ediliyordu.
İspanyol kalyon gemileri yük taşıdıkları için daha ağırdır ama diğer ülkeler tarafından kullanılan kalyon gemiler hız konusunda da son derece başarılıdır. Belki de en dikkat çeken özelliği, taşınan sayıca fazla top sayesinde eski gemi ele geçirme yöntemi yerine gemiyi uzaktan top atışlarıyla parçalama yöntemine geçilmesini sağlamasıdır.. Osmanlı’da da kullanılmış olan kalyon gemi nedir, özellikleri nelerdir gelin yakında bakalım.
Önce temel bir tanım yapalım, kalyon gemi nedir?
Kalyon gemi, 16. yüzyılda İngiliz denizciler tarafından geliştirilmiş olan bir tür savaş gemisidir. Üç direkli ve yelkenli olan bu gemiler rüzgar gücüyle hareket eder. Alçak bir üst güvertesi olması nedeniyle çok daha yüksek bir manevra kabiliyetine sahiptir. En önemli özelliği ise çok fazla top taşıyabilmesidir. Bu özelliği sayesinde düşman gemisinin güvertesine çıkma geleneğini ortadan kaldırarak uzaktan yok etme yönteminin gelişmesine ön ayak olmuştur.
Kalyon gemilerin diğer gemilerden ne farkı var?
Uzmanlara göre kalyon gemiler; kadırga, karavela ve karak gemi türlerinin en iyi özellikleri alınarak geliştirilmiştir. En eski gemi türlerinden bir tanesi olan kadırgalar güverte gerisinde bir yelkene sahip olmasına rağmen elliye yakın kürekçi tarafından bilek gücüyle hareket ettirilen sığ draftlı gemilerdi.
Karavelalar 15. yüzyılda özellikle kolonilerine giden Avrupalılar tarafından yaygın olarak kullanılan gemi türüdür. Hem sabit yelkenleri hem de kürekçi takımı vardır. En büyük sorunu ise ne olursa olsun yelkenlere ve armaya geriden rüzgar gelmesine muhtaç olmasıydı. Bu nedenle açık denizlere açılmak her zaman bir risk teşkil ediyordu.
Karaklar ise karavelaların çok daha büyük versiyonlarıdır. Üretim amacı, kolonilerden gelen yüklü malları taşıyabilmektir. Yüzlerce ton yük taşıdığı güçlü ve ağır bir gövdesi vardı. Bu nedenle de çok düşük bir manevra kabiliyetine sahipti. Tabii hakkını yemeyelim Kristof Kolomb ve Ferdinand Macellan gibi pek çok önemli isim karak türünde gemiler kullanmışlardır.
Kalyon gemi özellikleri neler, neden denizcilik için bu kadar önemli?
Kalyon gemilerin en önemli özelliği büyük olmaları ama bu büyüklükleri nedeniyle de manevra kaybı yaşamıyor olmalarıdır. Çünkü bir geminin denizde hem olabildiğinde fazla yük taşıması hem de güçlü manevralar yapması beklenir. İşte kalyon gemi türü tüm bu özellikleri taşıyordu.
Kadırgaların gaga görünümlü pruva yapısından ilham alınarak yapılan kalyon gemiler 3:1 en boy oranına sahipti. Genel olarak tik ağacı, Brezilya meşesi, molave, lanang gibi Asya kıtasında yetişen sert ağaçlardan yapılırdı. Çürümeyi önlemek için altı siyah katranla kaplanır, suya dayanıklılığı arttırmak için siyah zift kullanılır ve gemi kurtçukları gibi deniz canlılarının gemiye hasar vermesini önlemek için tüm gövdeye zift ve don yağından yani hayvan yağından oluşan bir karışım sürülürdü.
Kalyon gemilerin tasarımı gereği üst yapıları küçüktü. Bu küçük alanda genel olarak kaptan, zabitler ve deniz piyadeleri kalırdı. Zaman zaman sayısı 300’den fazla olabilen mürettebat ise güverte altında kalırdı. Hamak icat edilmeden önce yüzlerce kişi bu alanda tıkış tıkış uymak zorunda kalıyordu.
Onlarca top sayesinde kalyon gemiler deniz savaşlarının kahramanı oluyordu:
Kalyon gemilerin genel yapısını desteklemek amacıyla toplar güvertenin altında her iki tarafa da yan yana diziliyordu. Topların uçları, savaş olmadığı zamanlarda kapanabilen pencerelerden dışarı uzanıyordu. Geminin büyüklüğüne göre bazen bu pencereler birden fazla kat olarak da karşımıza çıkabilir.
Büyük bir İspanyol kalyonunun güverte altında 90 mm kalibreye sahip en az 40 top taşıma kapasitesi vardır. Toplar çok ağır olduğu için döndürülemez, geminin yönü komple düşmana atış yapacak şekilde çevrilirdi. Kalyon gemiler kıçtan da ateş edebilme becerisine sahiptir.
Sürat kalyonları ve İspanyol kalyonları farklı özelliklere sahiptir:
İngilizler tarafından geliştirilen kalyonlar zaman içerisinde farklı ihtiyaçlar doğrultusunda yeni özelliklerle yeniden yapılmaya başladılar. Örneğin İspanyol denizciler hem kolonilerden çok daha fazla mal taşımak hem de taşıdıkları topların sayısını arttırmak için çok daha büyük kalyonlar yapmaya başladılar. Elbette kalyon büyüdükçe daha hantal hale geldiği ve manevra kabiliyeti azaldığı için İspanyol kalyonu olarak adlandırılan bu tür gemiler korsanların bir numaralı hedefi haline geldi.
Sürat kalyonları ise korsan saldırılarından bıkmış olan Fransızlar tarafından geliştirildi. Sürat kalyonlarının boyutu daha küçüktü ve bir güvertesi yoktu. Su hattı üzerinde bulunan kısım sivriltilerek ağırlık merkezi düşürülmüştü. Bir yandanda da kalyonun özelliklerini taşımaya devam eden sürat kalyonları hem yüksek ateş gücüne hem de yüksek manevra kabiliyetine sahip küçük savaş gemileri haline geldiler.
Osmanlı da kalyon gemi kullanan ülkelerden:
Osmanlı İmparatorluğu da II. Beyazıd döneminde kalyon gemi kullanan devletlerden bir tanesi olmuştur. Fakat bizde yapılan kalyonlara göke denilmekteydi. Gökeler Osmanlı’da buharlı gemilerin icat edildiği döneme kadar kullanıldı. Tabi dünya denizcileri kalyon yerine çok daha güçlü ve hızlı gemiler kullanmaya başlayınca bizim gökeler işlevsiz kalmaya başladı.
Tarihin akışını değiştiren en ünlü kalyon gemilerden bazıları:
Tarihin en ünlü kalyon gemilerinden bir tanesi Sir Francis Drake’e ait Golden Hind isimli gemidir. Drake, 30 metre uzunluğundaki ve 6 metre genişliğindeki bu 150 tonluk gemi ile Macellan’dan sonra dünyanın çevresini dolaşan ikinci isim olmuştur. 1577 – 1580 yılları arasında yapılan seferde 100’ yakın mürettebat görev almıştır.
Revenge adlı gemi ise kalyon gemilerin savaş gücünü ortaya koyan en önemli örneklerden bir tanesidir. Bir İngiliz kalyonu olan Revenge, 1591 yılında 56 gemilik bir İspanyol armadası ile karşı karşıya kaldı. Tam 15 saat boyunca kendisinden kat be kat üstün deniz gücüne karşı direnerek ikisini batırdı, pek çoğuna hasar verdi.
17. yüzyılda yapılmış olan Vasa ise günümüze kadar kalan tek orijinal kalyon gemi örneğidir. İki silah güvertesinde 64 topa sahip olan Vasa tam 1200 ton ağırlığında bir İsveç kalyonudur. Maalesef bu kadar büyük bir ağırlık anlık değişen rüzgara karşı dezavantajlı olduğu için 1628 yılında daha ilk kez suya çıktıktan kısa bir süre sonra kıyıdan izleyenlerin gözü önünde batmıştır.
Denizcilik tarihinde yeni bir dönemin kapılarını açan kalyon gemi nedir, özellikleri nelerdir gibi merak edilen soruları yanıtlayarak bu özel gemi türünü daha yakından tanımaya çalıştık. Kalyon gemiler kısa bir süre sonra yerini gulet, barka, fırkateyn gibi daha ince ve uzun tasarımlı gemilere bırakmıştır.