Koç Holding’in kurucusu, değerli iş insanı Vehbi Koç belki de hiç kimsenin başına kolay kolay gelmeyecek bir saygısızlığa maruz kalmıştı. Ölümünün ardından cansız bedeni mezarından çalındı… Şimdi bu kan donduran olayın perde arkasına bakacağız.
Türkiye’nin en büyük şirketlerinden biri olan Koç Holding’in kurucusu Vehbi Koç, yaşamı boyunca birçok başarıya imza atmış önemli bir isimdi. Öyle ki Koç Holding’i Koç Holding yapan adımları atan Vehbi Koç, Türkiye’nin en başarılı iş insanlarından biri olarak anılıyor.
Fakat 25 Şubat 1996 yılında, 95 yaşında hayata gözlerini yuman Vehbi Koç’un hikâyesi; onun huzura kavuşmasıyla değil, mezarında bile rahat bırakılmamasıyla sonlanacaktı…
Antalya’da vefat etmiş olan Vehbi Koç, 27 Şubat 1996 tarihinde yapılan cenaze töreninin ardından İstanbul’da defnedilmiş ve sonsuzluğa uğurlanmıştı.
Fakat yaklaşık 8 ay sonra, 22 Ekim 1996 yılında tüm Türkiye’nin kanını dondurarak tarihe damga vuracak o haber geldi. Hırsızlar Vehbi Koç’un mezarını açmış ve cansız bedenini çalmışlardı.
Bu kan donduran haberin üzerine emniyet birimleri hemen işe koyularak suçluları aramaya başladı.
Fakat o an için elde çok fazla delil yoktu ve soruşturma çok yavaş ilerliyordu.
Ekim sonunda Koç Ailesi, Vehbi Koç’un boş kalan mezarını bir tören eşliğinde kapattı ve merhum Vehbi Koç’un 2. cenaze töreni de böylelikle gerçekleşti.
Bir süre sonra naaş hırsızları fidye talep etmek için Koç ailesini aradı!
Habere göre, ilk önce Koç Ailesi’ne ulaşarak fidye isteyen naaş hırsızları, aileden olumsuz yanıt alıyorlar.
Bunun üzerine televizyon kanallarına ulaşmaya başlıyorlar, Kanal D’yi arıyorlar ve o zamanın parasıyla 20 milyar lira karşılığında Koç’un naaşını teslim edeceklerini söylüyorlar. Fakat bu talep Kanal D tarafından da reddediliyor.
Daha sonra Cem Uzan’a ait olan İnterStar isimli kanala aynı teklifi götürüyorlar.
İnterStar, 25 milyar lira karşılığında naaş hırsızlarıyla anlaşıyor fakat bu anlaşma aslında bir tuzak!
İnterStar yetkilileri bu olayı polise bildirerek suçluları yakalamak için bir iş birliği yapıyor.
Naaş hırsızlarına, anlaşmanın sağlandığını fakat emin olmak için önce Koç’un cansız bedenini görmek istediklerini söyleyerek bir buluşma ayarlıyorlar.
Vehbi Koç’a bu büyük saygısızlığı yapan hırsızlar ava giderken avlandı ve polis ekiplerince yakalandı.
Cerrahpaşa Adli Tıp Kurumunun önünde pazarlık yapmak için bekleyen Bülent Kol ve İlhami Yelkenci isimli naaş hırsızları, polis tarafından yakalandı ve Koç ailesi başta olmak üzere tüm ülkeyi şoka sokan bu olaya ilişkin cevapsız kalan sorulan bir bir yanıtlanmaya başladı.
Hırsızların; bu olayı, yakalanan iki kişiye ek olarak Bülent Kol’un eski eşi Nurten Bilgili, Mahmut Özçelik ve Gürsel Çakmak’tan oluşan 5 kişilik bir ekiple gerçekleştirdiği öğrenildi.
Ayrıca bu ekipteki Gürsel Çakmak’ın Küçükayasofya Oteli’nin sahibi, Bülent Kol’un da aynı otelin ortağı olduğu öğrenildi ve suçluların pazarlık yapmaya giderken kullandıkları aracınsa çalıntı olduğu ortaya çıktı.
Hatta bir avukata bile danışmışlar! Milliyet’in yaptığı habere göre, Bülent Kol bir avukata “Bir kanlımın cenazesini çalacağım.” diyerek bu suçun hangi suç kapsamına gireceğini öğrenmeye çalıştığı belirtiliyor.
Bülent Kol’un karşılıksız çek vermekten, İlhami Erginci’nin bıçakla adam yaralamaktan, Gürsel Çakmak’ınsa kadın ticareti yapmaktan sabıkası olduğu da ortaya çıktı.
Peki neden bu saygısızlığı yapmışlar? Para yüzünden tabii ki.
Sanıklardan birinin verdiği ifade Sabah Gazetesi’ne göre şu şekilde; “İşlerimiz bozulmuştu. Oturup böyle bir şeye karar verdik. Yüklü bir fidye alacaktık. Önce gelip işi nasıl gerçekleştireceğimizi planladık. Gece yarısı mezarlığa geldik. Bir miktar kazdık, içimize bir korku düşmüştü. Eve döndük. Tartıştık. Geriye dönüş yoktu. Saat 03.00 gibi gelip kazıp cesedi çıkarttık. Sonra Akman Ailesi’ne ait kabristana bıraktık. Polisi başka yönlere sevk edecek izler bıraktık. Her şeyi başarıyla tamamlanmıştı. Sıra fidye istemeye gelmişti ancak Koç Ailesi buna yanaşmadı.”
Milliyet’in yaptığı haberdeyse, Nurten Bilgili’nin gözcülük yaptığı, diğer 4 kişinin de dönüşümlü olarak kazma işlemini gerçekleştirildiği belirtilmiş. Ayrıca İlhami Erginci kendisi hariç diğer kişilerin alkollü olduğunu belirtilmiş.
Vehbi Koç’un naaşı, Zincirlikuyu Mezarlığı’nı hiç terk etmemiş.
Suçlular sorgu esnasında Vehbi Koç’un cansız bedenini kendi mezarından çıkartarak yaklaşık 100 metre uzaklıktaki boş bir mezarın içine koyduklarını itiraf etti.
Kayıp naaşın bulunmasının ardından ilgili DNA testleri gerçekleştirildi ve bulunan naaşın Vehbi Koç’a ait olduğunun anlaşılmasının ardından Vehbi Koç’un cansız bedeni tekrar bir tören eşliğinde kendi mezarına defnedildi. Vehbi Koç’un 3. cenaze töreni de Ocak 1997’de işte böyle gerçekleşmiş oldu.
Peki bu hırsızlara ne oldu?
Milliyet’in yaptığı habere göre, yakalanmalarının ardından Nurten Bilgili “Biz çok büyük sapıklık yaptık. Koç Ailesi’nden özür diliyoruz. Büyüklük onlarda kalsın ve bizi affetsinler.” diyerek özür dilemişti.
Hürriyet’in yaptığı habere göre; Bülent Kol, Mahmut Özçelik, Gürsel Çakmakçı, İlhami Erginci ve Nurten Bilgili tutuklu yargılanarak 4 yıl 7 ay hapis cezasına çarptırılmıştı fakat mahkeme, kararı yeniden değerlendirerek hükmü yağma suçundan değil, şantaj suçundan verdi ve böylelikle suçluların cezası 1 yıl 8 aya düşürüldü.
Sonuç olarak bu suçlular yalnızca 14 ay hapis yatmalarının ardından serbest bırakıldı.
Bu olayın etkisi olacak ki Koç Ailesi, Mustafa Koç’un mezarını görecek bir kamera taktırdı.
Vehbi Koç’un torunu Mustafa Koç’un vefatının ardından Koç Ailesi, kabristanda vardiyalı bir biçimde nöbet tutması için güvenlik görevlileri işe almıştı. Daha sonra güvenlik görevlilerinin yerini kameralar aldı ve hâlâ daha Mustafa Koç’un mezarı olası bir hırsızlık girişimine karşı 7/24 kameralarla izleniyor.
Yani bu sarsıcı olayın ardındansa Koç Ailesi’nde belki de hiç geçmeyecek bir kaygı kaldı…