Bu içerikte Venezuela’daki ekonomik trajedinin neden oluştuğuna, bir ürün alabilmek için deste deste para vermeleri gerektiğine değinmeyeceğiz; zaten yıllardır konuşulan bir konu. Burada asıl dikkat çekici kısım; bir zamanlar gül gibi geçinip giden ve kısmen iyi anlaşan toplumun, yüksek enflasyonun etkisiyle adım adım yozlaşmış olması.
Üstteki cümleler size acı bir gerçeği hatırlattı değil mi? Hani her gün önümüze düşen şu suç içerikli videolar, haberler… Güpegündüz adam kurşunlamalar, ev sahibi ve kiracı kavgaları, her yerden her yöntemle insanları dolandırmaya çalışanlar, araba bayilerindeki rüşvetler ve dahası…
Venezuela, Arjantin ya da Türkiye olması fark etmiyor; yüksek enflasyonun uğradığı herhangi bir ülkede ne yazık ki bu trajik değişimler oluyor. Venezuela gerçeği üzerinden Türkiye’de son dönemde yaşananların aslında şaşırtıcı olmadığına değineceğiz.
Venezuela’da yaşananlara geçmeden önce son dönemde kendi ülkemizde yaşanan tabloya bir bakalım:
Dünyada enflasyonu en yüksek olan 8. ülkeyiz. G20 ülkeleri arasında 2., Avrupa ülkeleri arasında ise 1. sıradayız. Bugün açıklanan TÜİK verilerine göreyse yıllık enflasyon %57,45 oldu. Son 1,5 yılın zirvesi demek bu. ENAG’a göre ise bu oran %122,88! Merkez Bankası da geçtiğimiz günlerdeki açıklamasında yıl sonu enflasyon tahminini %58’e yükseltmişti.
Tablo uzun süredir böyle olduğu için bu kötü ekonominin yansımalarını zamanla acı bir şekilde tecrübe ettik ve suç oranında ciddi bir artışın olduğunu söyleyebiliriz.
Adalet Bakanlığı’nın 2022 yılına ilişkin istatistiklerine göre;
- 2014’te soruşturma sayısı 6,9 milyon iken, 2022’de 10 milyon 599 bine yükseldi. Bu dosyalardaki suç sayısı ise 21 milyon 743 bin. Toplam mağdur-müşteki sayısı ise 8 milyon 773 bin.
- 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanun’a muhalefet suçundan geçen yıl 204 bin 813 dosyada 228 bin 733 kişi şüpheli tespit edildi.
- Soruşturma dosyaları arasındaki en çok suç iddiası ise hırsızlık, yağma, mala zarar verme gibi örnekler. Bu suçtan dolayı kayıtlara geçen şüpheli sayısı 5 milyon 846 bin kişi.
- 2 milyon 355 bin kişi hakkında ise tehdit ve şantaj suçlarını içeren hürriyete karşı suçlardan dolayı şüpheli işlemi yapıldı.
- Ceza mahkemelerindeki dava sayısı 2015’te 2 milyon 620 bindi, geçen yıl ise 3 milyon 304 bin oldu. Bu mahkemelerde bir önceki yıla göre dolandırıcılık %41, çocukların cinsel istismarı %33, hırsızlık %30, uyuşturucu %25, yağma %23, kasten öldürme %17, kasten yaralama %11 oranında arttı.
- 2015’te yalnızca 24 milyon 533 bin icra dosyası varken geçen yıl bu sayı 33 milyon 276 bine yükseldi.
- Ve de karşılıksız çek adedi Haziran ayında 7 bin 153 adet iken Temmuz ayında 15 bin 153 adede çıktı.
Tabii bütün bu suçları sadece enflasyona bağlamak doğru olmaz. Düzensiz göç, siyasi kutuplaşma gibi çeşitli faktörlerin de olduğu söylenebilir. Ama ana sebebin enflasyon olduğu su götürmez bir gerçek.
Bizde durum böyle, gelelim Venezuela’ya.
Dünyanın en yüksek enflasyonuna sahip Venezuela’da durum elbette daha vahim. Yaşananları okuyunca “Umarım bizde enflasyon daha fazla yükselmez” diyeceksiniz. Yıllardır hiperenflasyonla boğuşan Venezuela’dan kaçan kaçana. Geride kalanlar ise adeta post-apokaliptik bir yaşamı deneyimliyor.
- Benzin alabilmek için pompacıya rüşvet vermek zorundalar. Ücretsiz veren devlet istasyonları var ancak burada en az bir hafta sıra beklemeleri gerekiyor. Bu süre boyunca arabada uyuyorlar. Arabalarını gece sokakta bırakamıyorlar, çünkü sabah sadece iskeletini buluyorlar. Dışarı çıkarken de yanlarına para ve telefonlarını alamıyorlar.
- Markete temel gıda maddesi geldiği zaman, ürünler mafya tarafından toplanıyor ve karaborsada satılıyor. Şekeri, pirinci, yağı mafyadan aldığınızı düşünün.
- Korona döneminde aşılar karaborsaya düşmüştü. Bozulmuş bahanesiyle halka dağıtılmamış. Devlet, mafyayla iş birliği yaparak fazla para verenlere dağıtmış.
- Ülke içi güvenliği asker sağlıyor ve onların da çoğu rüşvetçi. Bir suç işlerlerse kesinlikle ceza almıyorlar. Gösteri yapmaya kalkanlar ya sokakta vuruluyor ya da ortadan kayboluyor.
- Aileler çocuklarını terk edip ülke dışına kaçıyorlar, geride kalan çocuklar kendi aralarında çete kurup suç işliyorlar.
Sonumuz Benzemesin: Venezuela’da 5 Dolar Maaşla Geçinmeye Çalışan Bir Öğretmenin Anlattığı Kan Donduran Olaylar
Latin Amerika’da en yüksek cinayet oranı Venezuela’da.
Ülkede her yüz bin kişiden 40,8’i cinayete kurban gidiyor. Üstelik 9 bin 367 cinayetin 5 bin 799’u faili meçhul. Ayrıca bu sayıya eklenmeyen kayıp bin 370 vaka var.
Venezuela’da şiddetin yapısal bir soruna dönüştüğünü söyleyen bir yetkili, “Yargının işleyişindeki aksaklıklar, yüksek bireysel silahlanma oranı, yaygın rüşvet ve yolsuzluk, organize suç örgütlerinin etkinliği, gelir adaletsizliği ve uzun süren krizin yol açtığı ekonomik, sosyal ve kültürel etkiler şiddeti besleyen etkenlerden bazıları” diyor.
Şöyle bir trajikomik durum da var: Cinayet işlemek isteyen birinin yedi adet mermi için harcaması gereken para, ülkedeki aylık ortalama gelirden bile daha fazla.
24 yaşındaki bir gangster
Öldürdüğü kişileri saymayı bırakan bir sokak gangsteri, “Bir şarjör boşaltmak 15 dolar. Silahını kaybedersen ya da polise kaptırırsan 800 dolar gitti.” diyor. Bu nedenle ülkede aslında suç azalmadı ancak şekil değiştirdi. Aklınıza gelebilecek her türlü hırsızlıkta patlama yaşandı. Durum öyle bir hal amış durumda ki hükûmet artık suç istatistiklerini bile paylaşmıyor.
Bir çete liderinin sözleri, durumun vahametini ortaya koyuyor: Geçmiş yıllara göre işler kesat, artık yılda sadece beş adam kaçırabiliyoruz.
“Köpek” lakaplı gangster (solda) Crazy Boys çetesinin elebaşı ile birlikte.
E ülkede adam bırakmadıkları için olsa gerek. Kaçmayı başaran büyük kitleler de olduğu için adam kaçırmak artık pek kolay değil. Çünkü çok revaçta ve kârlı bir seçenek. Rehin almalarda onlar için miktar değil paranın ne kadar hızlı geleceği önemli.
Pensilvanya Üniversitesinden siyaset bilimci Dorothy Kronick, ülkenin gecekondu bölgesinde yaptığı araştırmalar sonusunca durumu şöyle özetliyor: Şiddet savaş boyutlarına vardı, ama ortada savaş yok.
İşte durum bu şekilde anlayacağınız. Uzun süren hiperenflasyon ne yazık ki toplumları bu denli kötü etkiliyor. Türk toplumu olarak ne yazık ki bunun ceremesini çekiyoruz şu günlerde.