Güzellik anlayışları, tarih boyunca toplumların kültürel ve sosyal değişimlerine bağlı olarak evrim geçirerek günümüzdeki hâlini aldı. Peki, güzellik algılarımızdan bir tanesi tüy dökücü kremin buluşuyla kökünden değişti desek? Haydi gelin hikâyesini anlatalım.
Tüy dökücü krem dediğimizde her ne kadar kulağa basit bir kozmetik ürününden bahsediyoruz gibi gelse de aslında bu ürün güzellik standartlarını dünya çapında değiştirmeyi başardı.
Peki basit bir ürün nasıl küresel çapta güzellik standartlarını değiştirmeyi başarmış olabilir?
Konuyu anlatmak için tarihte biraz geriye gitmemiz gerek. Eski çağlarda tüylerden kurtulmak bir çeşit hayatta kalma stratejisiydi.
Göçebe topluluklar, baş ve yüz tüylerini oldukça acı verici yöntemler kullanarak, rakipleri tarafından kolayca yakalanma riskini azaltmak amacıyla alıyorlardı.
Zaman içinde vücut tüylerinden kurtulmak için kullanılan yöntemler gelişti ve bu tüylere olan bakış açıları da zamanla değişti.
Örneğin, Antik Mısır’da ve Antik Yunan’da pürüzsüz bir cilt toplumda yüksek bir statü göstergesi olarak kabul görmüştü.
Orta Çağ’daysa, İngiltere Kraliçesi I. Elizabeth, Batı kültüründe yüz tüylerini alma konusunda öncülük etti.
Öyle ki o dönemde kadınlar kaşlarını tamamen almaya ve saç çizgilerini tıraş ederek daha geniş bir alın ve uzun bir yüz izlenimi yaratmaya teşvik edilmişti.
Ancak bu standartlar toplumun her kesimi için geçerli değildi ve zaman içerisinde sürekli değişen güzellik algıları tıraş bıçağının icadıyla yeniden şekillendi.
1760 yılında Fransız bıçak ustası Jean-Jacques Perret, erkekler için ilk düz tıraş bıçağını icat etti ve erkekler için üretilen bu ürün kadınlar tarafından da kullanıldı.
Bu buluş, 1880’de Amerikalı iş adamı Gillette’in günümüzde ünlü bir marka olan o tıraş bıçağını üretmesin ilk adımı oldu.
Artık sıra kadınlara geliyordu. 1884’teyse Dr. Gouraud, “Poudre Subtile” adını verdiği ilk tüy dökücü kremi üretti.
Aslında o yıllarda kadınların vücut kıllarıyla ilgili o kadar da katı estetik standartlar yoktu. Yani kadınların vücut tüylerini alma konusunda bugünkü gibi bir anlayış mevcut değildi.
Ancak, İkinci Dünya Savaşı sırasında yaşanan naylon sıkıntısı sebebiyle yaşanan çorap kıtlığının kadınların elbiselerini çorapsız giymek zorunda kalmasına sebep olması yeni güzellik standartlarının gelişmesinde önemli rol oynadı.
Çünkü, çorap giyemedikleri için tenleri görünerek giyinmek zorunda kalan kadınlar arasında tıraş bıçaklarının ve tüy dökücü kremlerin kullanımı yaygınlaşmaya başlamıştı.
İşte böylece bir sektör doğdu ve Gillette, 1915’te ilk kadın tıraş bıçağı olan Milady de Collet’i piyasaya sürdü.
Artık tüy alma sektöründe pazar rekabeti gitgide artmaya başlamıştı.
Tüy dökücü kremler ve reklamlar da gittikçe yaygınlaştı ve her iki tüy alma yöntemi kârlı bir rekabet alanı hâline geldi.
Bu süreç içerisinde medya da yeni güzellik standartlarından etkilenmişti ve bir moda dergisi bir modelin koltuk altlarını gösterdiği bir reklam yayınlanmıştı.
Bu reklam moda endüstrisinin vücut kıllarının estetiği üzerindeki ilk doğrudan etkisiydi ve daha sonrasında güzellik standartlarında köklü bir değişim yaşandı.
Yıllar geçtikçe modanın daha özgür ve cesur hâle gelmesi de görünür olan bölgelerdeki tüylerin alınmasını teşvik ederek güzellik standartlarını yeniden şekillendirdi…
İlginizi çekebilecek diğer içeriklerimiz:
Bir Zamanlar Neden “Siyah” Dişlerin Moda Olduğunu Öğrenince Günümüzdeki Güzellik Standartlarına Şükredebilirsiniz
Antik Dönemde Kadınların Rahim Hareketleri Nedeniyle Yaşadığı Düşünülen Fakat Gerçeği Bambaşka Olan Psikolojik Rahatsızlık: Histeri
Orta Çağ’daki Bu Doğum Kontrol Yöntemlerini Duyunca Bugünün Tıbbına Şükredeceksiniz!
Orta Çağ’da Kadınların, Kocalarını Sekse İkna Etmek İçin Yaptıkları Akılalmaz Âdetler: Vajinalarına Canlı Balık Koyuyorlarmış!