Eylül ayının son haftasında kitap severlerin en çok tercih ettiği kitapları görmek ister misiniz? Gelin birlikte haftanın en çok satan kitaplarına bakalım.
Bu hafta raflarda herkesin mutlaka okuması gereken klasiklerden kişisel gelişim kitaplarına kadar birçok kitap bulunuyor.
Eğer bu ayı bitirirken hala hangi türde bir kitaba başlayacağınızı bulamadıysanız haftanın çok satanlarını listelediğimiz içeriğimize bakarak fikir sahibi olabilirsiniz. İşte haftanın en çok satan kitapları!
Satın aldığınız ürünlerde satıcılardan kaynaklanan sorunlardan Webtekno sorumlu değildir.
Bu içerik marka iş birliği içeriyor.
Yılın bilim kurgu romanı Üç Cisim Problemi, haftanın çok okunan kitapları arasında ilk sırada yer alıyor. Son zamanlarda çıkan dizisi üzerine de okurların merak edip aldığı bu kitapta; gizli bir askeri proje, uzaylılarla iletişime geçmek için uzaya sinyal gönderiyor. Bu sinyali yakalayan, yıkımın eşiğindeki bir uygarlık ise Dünya’yı kendisi için istiyor.
Kullanıcı yorumu:
Kitabı incelemek ve satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.
“Tanrılar beni küçük yaşımda sürdüler yuvamdan, itiraz edemedim; çelimsiz, beceriksiz, silik bir evlattım. Söyleyecek söz bulamadım, alt tarafı bir ölümlüydüm. Yalnız kalmanın, yenik düşmenin nasıl bir şey olduğunu bilirdim sadece. Sen böyle yenikken başkasının iyi talihinin nasıl diken gibi battığını da.”
Kirke’nin yazarı Madeline Miller, Akhilleus’un Şarkısı’nda, şanı için hayatından vazgeçen yarı tanrı Akhilleus’u, can yoldaşı Patroklos’u ve Troya Savaşı’nı; kralların, tanrıların, savaşçıların destanını iki aşığın gözünden anlatıyor.
Kullanıcı yorumu:
Kitabı incelemek ve satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.
“İnsan sevilmekten çok anlaşılmayı istiyordu belki de.”
Adından sıkça söz ettiren George Orwell’in kült kitabı Bin Dokuz Yüz Seksen Dört, yazarın geleceğe ilişkin bir kâbus senaryosunu anlatıyor. Bireyselliğin yok edildiği, zihnin kontrol altına alındığı, insanların makineleşmiş kitlelere dönüştürüldüğü totaliter bir dünya düzenini ele alan bu kitap; geçmişte ve günümüzde dünya sahnesinde tezgahlanan oyunlar düşünüldüğünde, ütopik olduğu kadar gerçekçi bir roman.
Kullanıcı yorumu:
Kitabı incelemek ve satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.
Böyle Söyledi Zerdüşt, Friedrich Nietzsche’nin, Zerdüşt adlı bir bilgenin insanlara felsefi öğretilerini aktardığı ve bireyin kendini aşarak “üstinsan” olma yolunda ilerlemesi gerektiğini savunduğu bir kitap. Zerdüşt, insanlara geleneksel ahlak ve din anlayışlarını sorgulamaları gerektiğini, “Tanrı’nın öldüğü” ve bu nedenle yeni değerler yaratılması gerektiğini anlatıyor. Nietzsche, bu eserinde hem insanın sınırlarını aşma gerekliliğini hem de bu sürecin yalnızlığını ve zorluğunu dile getiriyor da diyebiliriz.
Kullanıcı yorumu:
Kitabı incelemek ve satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.
New York Times ödüllü Alışkanlıkların Gücü, alışkanlıkların neden var olduğunu ve nasıl değiştirilebileceğini anlatırken insanoğlunun doğasına yönelik yepyeni bir bakış açısı ortaya koyuyor. Kitabı okuduğunuzda, bazı insanların ve şirketlerin kendilerini neden bir çırpıda değiştirebildiklerini, bazılarınınsa neden yıllarca uğraştıkları halde değişmeyi başaramadıklarını anlıyorsunuz.
Ayrıca alışkanlıkların bir kader olmadığını ve Charles Duhigg’in gösterdiği yöntemden yararlanarak iş ve özel hayatınızı nasıl dönüştürebileceğinizi öğrenebilirsiniz.
Kullanıcı yorumu:
Kitabı incelemek ve satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.
Beyaz Geceler, St. Petersburg’un beyaz gecelerinde, yalnız bir genç adamın tesadüfen karşılaştığı Nastenka adlı genç bir kızla geçirdiği dört geceyi ve bu süreçte yaşadığı platonik aşkı anlatıyor. Roman, başkahramanın iç dünyasını ve yalnızlık, hayal kırıklığı, umut gibi duygularını derinlemesine işlerken aynı zamanda hayal ile gerçek arasındaki ince çizgiyi de sorguluyor. Dostoyevski, melankolik ve romantik bir atmosfer yaratarak insan ilişkilerinin karmaşıklığını ve aşkın bazen sadece bir yanılsama olabileceğini gözler önüne seriyor.
Kullanıcı yorumu:
Kitabı incelemek ve satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.
Kitap, sıradan bir martı sürüsünden farklı olarak, uçmayı yalnızca yiyecek bulmak için değil, bir sanat ve özgürlük ifadesi olarak gören Jonathan Livingston adlı bir martının yaşamını anlatıyor. Jonathan, sürünün kurallarına ve sıradanlığına uymadığı için dışlanıyor ancak hayalinden vazgeçmiyor ve uçma yeteneğini mükemmelleştiriyor.
Kullanıcı yorumu:
Kitabı incelemek ve satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.
Evlendiğiniz kişiyi tanıdığınızı mı sanıyorsunuz? Bir daha düşünün…
Bay ve Bayan Wright için işler uzun zamandır yolunda değildi. Hayatı boyunca yüz körlüğünden mustarip olan Adam durumunu kabullenmiş bir işkolikti ve karısı Amelia da kendini hayvan barınağındaki tam zamanlı işine adamıştı. Tam da yıldönümleri yaklaşırken, İskoçya’da iki günlük tatili kazanan çift bu hafta sonunun evliliklerini onaracağını ya da tamamen bitireceğini biliyordu. Bilmedikleriyse bu geziyi tesadüfen kazanmamış olduklarıydı. İçlerinden biri çok uzun zamandır yalan söylüyordu.
Gerilim dolu olaylar ve beklenmedik bir sonla biten bu roman sizi de şaşırtabilir.
Kullanıcı yorumu:
Kitabı incelemek ve satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.
Yazarlıkta karar kılıncaya kadar, boks antrenörlüğünden ressam ve heykeltıraşlara modellik yapmaya, muz plantasyonlarında hamallıktan gece kulüplerinde garsonluğa kadar çeşitli işlerde çalışan Jose Mauro de Vasconcelos’un başyapıtı Şeker Portakalı, “günün birinde acıyı keşfeden küçük bir çocuğun öyküsünü anlatıyor.
Çok yoksul bir ailenin oğlu olarak dünyaya gelen, dokuz yaşında yüzme öğrenirken bir gün yüzme şampiyonu olmanın hayalini kuran Vasconcelos’un çocukluğundan derin izler taşıyan Şeker Portakalı, yaşamın beklenmedik değişimleri karşısında büyük sarsıntılar yaşayan küçük Zeze’nin başından geçenleri ele alıyor. Vasconcelos, tam on iki günde yazdığı bu romanı “yirmi yıldan fazla bir zaman yüreğinde taşıdığını” dile getiriyor.
Kullanıcı yorumu:
Kitabı incelemek ve satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.
Kolombiyalı yazar Gabriel Garcia Marquez’in 1981’de yayımlanan yedinci romanı Kırmızı Pazartesi, işleneceğini herkesin bildiği, engel olmak için kimsenin bir şey yapmadığı bir namus cinayetinin öyküsü. Hem Kolombiya’da hem de dünyanın dört bir yanındaki pek çok ülkede sarsıcı etkileri olmuş bu roman, yazarın çocukluğunu geçirdiği kasabada yıllar önce yaşanmış bir cinayet olayını aktarıyor.
Romanın kahramanı Santiago Nasar’ın öldürüleceği daha ilk satırlardan belli. Kırmızı Pazartesi, yalnızca bir cinayetin arka planını değil, bir halkın ortak davranış biçimlerinin potresini de çiziyor. Kırmızı Pazartesi, polisiye severlerin mutlaka bakması gereken kitaplardan.
Kullanıcı yorumu:
Kitabı incelemek ve satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.