Bundan yaklaşık 70 sene önce, ABD’de zihinsel engelli çocuklar üzerinde gizli gizli etik dışı deneyler yapıldı. Okudukça “Böyle bir şey nasıl olabilir?” diyeceğiniz deneyin detayları içeriğimizde…
1940’ların sonunda, Massachusetts’teki Fernald Devlet Okulunda zihinsel engelli çocuklar üzerinde bir dizi deney gerçekleştirildi.
MIT (Massachusetts Institute of Technology) ve Quaker Oats iş birliğiyle yürütülen bu çalışmalarda, çocuklara radyoaktif izotoplarla güçlendirilmiş yulaf ezmesi yedirildi. Peki bu deneylerin amacı neydi ve sonrasında neler olmuştu?
Çocuklar, bir beslenme kulübüne katıldıkları için mutluydu.
Bilim insanları, kalsiyum ve demir gibi elementlerin vücutta ne kadar hızlı emildiğini izlemek için radyoaktif bileşikler kullanmışlardı. Amaç, radyonüklidlerin gıdalarla nasıl etkileşime geçtiğini ve besinlerin vücut tarafından nasıl emildiğini araştırmaktı.
Çocukların velileri bu çalışmalara katılımlarının bir “beslenme bilimi kulübü”ne katılmak gibi olduğunu düşünüyordu ve çocuklarının bu deneylere maruz kaldıklarının farkında değildi. Kulübün kapsamında okul dışına geziler gibi ödüller vardı.
O dönem, zihinsel engelli bireylere karşı yaygın olan ön yargılar, bu tür deneylerin yapılmasına olanak sağlamıştı.
Çocuklar bu kulübün kapsamında ücretsiz kahvaltıların keyfini sürerken yedikleri yulafların içeriğini bilmiyorlardı. Bir denek olarak kullanıldıklarından habersiz, radyoaktif yulaf ezmesi yemişlerdi.
Deneylerin amacı ise iki yulaf ezmesi firmasının rekabetiydi. Quaker markası, yulaf ezmelerinin kalsiyum ve demir emilimini araştırarak öne geçmeye çalışıyordu. İşte bunun için engelli çocuklar denek olarak kullanılmıştı.
Skandalın etkileri yıllar sonra açığa çıktı.
1990’larda yapılan araştırmalar ve açılan davalar sonucunda deneyler tamamen ifşa oldu ve kamuoyunda büyük yankı uyandırdı. Deneylerin insan haklarına aykırı olduğu kabul edilerek mağdurlara 1998’de 1.85 milyon dolarlık bir tazminat ödendi.
Bu inanılmaz olay, modern tıp ve bilimsel araştırmaların etik kurallarını yeniden gözden geçirmeyi ve sıkılaştırmayı zorunlu hâle getiren önemli bir dönüm noktası oldu.
Son olarak değinmeden geçmeyelim.
Günümüzde kök hücre, bilgisayar simülasyonları, mikrodoku ve organ-on-a-chip teknolojileri, insan doku bankaları gibi; doğruluk payı hayvanlardan daha yüksek olan vicdani deney yolları varken, bizimle aynı hissedilebilirliğe sahip hayvanların; içeriğimizde bahsettiğimiz engelli çocuklar gibi savunmasız olmaları sebebiyle çağ dışı bir şekilde denek olarak kullanılması da hem hayvan haklarına aykırı hem de etik dışı ancak maliyet düşüklüğü sebebiyle kullanılıyor.
Bunun için bireysel olarak yapabileceğimiz, hayvanlar üzerinde deney yapan markaların ürünlerini satın almamak. Aşağıdaki içeriklerimizden bu konuyu daha detaylı bir şekilde inceleyebilirsiniz: