Kulağa biraz garip, hatta ofansif geliyor olabilir, kabul ediyoruz. Ama bir dönemler gerçekten de “şişman erkek kulüpleri” varmış! Hem de insanlar bu kulüpte sosyalleşirken doyasıya yemek yiyormuş.
Türkiye’de olsa tonlarca linç yenecek bu kulüpte insanlar hallerinden çok memnun görünüyor. 1900’lere damgasını vuran bu topluluklar, sadece kilolu erkeklerden oluşuyordu.
“Şişmanız ve bundan en iyi şekilde yararlanıyoruz!” sloganlarıyla ünlenen kulüpler, bugün dünyada var olan beden olumlamayı ta o dönemlerde gerçekleştirmişler.
İlk şişman erkekler kulübü, 1869’da New York’ta kurulmuştu.
İlk olarak Amerika’da baş gösteren bu topluluğa katılanlar, kendilerinden olan kişileri gururla temsil ederken büyümeye de devam ediyordu. Bu gibi kulüpler Amerika’dan sonra Almanya, Fransa gibi Avrupa ülkelerine de yayıldı. Kulüplerin amacı sosyalleşmek, kilolarıyla barışmak ve en önemlisi bir araya gelerek tonlarca yemek yemekti.
Kilolarını tıpkı bir şeref madalyası gibi taşıdılar ve bugün günümüzde var olan beden olumlamalarını o dönemlerde gerçekleştirdiler. İyi güzel ama bu kulübün toplanma amacı sadece yemek yemek miydi?
Şişman erkekler kulüplerinin amacı aslında aklınıza gelebilen herhangi bir kulüp gibiydi.
Bilişsel becerilerini geliştirmek ve sosyalleşmek isteyen insanların başvurduğu kulüp toplulukları nasılsa, şişman erkekler kulübü de aynı amaç etrafında toplanmıştı. Günün sonunda sosyalleşen insanlar, birbirlerine benzeyen kişilerle yakınlık kurdular. Fakat takdir edersiniz ki çok uzun soluklu bir topluluk olmadı bunlar da.
Yaygın olan kulüplerden birkaçı: New England Fat Men’s Club, Jolly Fat Men’s Club, United Association of the Heavy Men of New York State, the Heavy Weights ve Les Cent Kilos (Fransa).
Kulübe üye olmak için katılımcılar eğlenceli etkinlikler düzenliyordu.
Bu etkinliklerden en popüleri tartı yarışlarıydı. Bütün erkekler sıraya girer ve art arda tartılırlardı. Bu aslında bir nevi şanstı. Çünkü günün sonunda en iri seçilen kişi ödül olarak altın kazanıyordu. Ayrıca piknik gibi toplanma amaçlı farklı organizasyonlar da düzenleniyordu.
Fakat her şeyde olduğu gibi bu kulübe de girme şartları vardı. Birincisi, en az 90 kilo ağırlığında olmak gerekiyordu. Kulüplerin yürüteceği etkinliklerin çoğu da zorunlu bir ağırlık kontrolü gerektiriyordu. Böylece 90 kg altındakiler kulüplere girmeye hak kazanamıyordu. Eğer karşılamazsa kulübe para ödemek zorundaydı.
Bunun dışında üyeler de kulübe para ödüyordu.
Bu ücret genelde 1 dolar gibi cüzi bir miktardı. Kulüpler için daha şaşırtıcı kısım ise şu ki; eğer 90 kg altında değilseniz bu kilo refahı temsil ediyor. Yani, yemek yiyecek ve kilo alacak kadar durumunuz iyi demek oluyordu. Bu yüzden olacaktır ki üyeler de ücret ödemek zorunda kalıyordu.
Peki kadınlara ait böyle bir kulüp var mıydı?
Kadınlar için de bu tarz kulüpler vardı fakat çok popüler değildi. Hatta verilen bir bilgiye göre şişman kadın kulüplerinden birinin kilo kriteri 108 kg’a ulaşmıştı.
1920’lerin başında bu şişman kulüplerinin de popülaritesi azalmaya başladı. Bu senelerin başında dünyada obezite daha büyük bir sorun haline geldi ve gıda daha kolay elde edilebilir bir hâl aldı. Amerika’nın sanayileşmesi, her zamankinden daha fazla iş ve tarım makineleri tarafından üretilen daha fazla gıdayı beraberinde getirdi. Tüm bunlar da bu tür kulüplerin varlığının yavaş yavaş kaybolmasına neden oldu.
Şişman erkekler kulüpleri, tarihte obezitenin açıkça kabul edildiği ve hatta yüceltildiği bir döneme işaret eden son büyük olaydır. Beden olumlamak elbette harika bir şey. Ama, bu kulüplerin günümüzde olsa bu kadar sıcak karşılanmayacağı da oldukça açık.