Anadolu olarak adlandırdığımız büyük yarımada, tarihi ve kültürel açıdan inanılmaz bir zenginliğe sahip. Peki “Anadolu” kelimesinin nereden geldiğini hiç düşünmüş müydünüz?
Dil, kültürün önemli bir parçası ve kullandığımız yer adları, burada yaşamış topluluklara ve kültürlere dair bize çok şey söylüyor.
Anadolu sözcüğünün kökeni ise binlere yıl öncesinin kültürlerine kadar uzanıyor.
Bugün Türkiye Cumhuriyeti sınırları dahilindeki Anadolu olarak adlandırdığımız büyük yarımada parçasına henüz Türk halkları yerleşmeden önce burada sayısız uygarlık yaşadı.
Özellikle de yüzyıllar içinde Anadolu’nun kültürel dokusunu oluşturan en önemli halklar arasında Hattiler, Hititler, Ermeniler, Kafkaslar ve Helenik dönem öncesi Ege uygarlıkları, Pers imparatorlukları, Roma İmparatorluğu ve Bizanslılar sayılabilir.
Tüm bu halklar kendi tarihleri ve kültürleri ile ilişkili olarak Anadolu’yu farklı şekillerde adlandırmışlardır. Ancak bu yarımada için en kalıcı olan ve dünyanın birçok bölgesinde en uzun süre benimsenen isim Anatolia olmuştur.
Anadolu kelimesinin Türkçedeki “ana-dolu, anaların diyarı” gibi anlamlarla ilgisi yok. Kelimenin tarihi, Türklerin Anadolu’ya girişinden çok öncesine uzanıyor.
İngilizcede bugün Anatolia olarak adlandırdığımız Anadolu kelimesinin kökeni, Yunancadaki Αnatolí’den geliyor. Anlamı ise “Güneş’in yükseldiği yer” olarak çevrilebilir. Tarihi kaynaklara göre isim, İyonyalıların hüküm sürdüğü döneme, yani en az 3000 yıl öncesine dayanıyor.
Bizans döneminde kullanılan Anatolicon (doğulu, doğudaki) terimi ise Avrupa’nın doğusunda yer alan, Roma İmparatorluğu’nun geç dönem topraklarına yani başkenti Konstantinopolis olan Bizans topraklarına işaret ediyor. Anatolicon kelimesi, Latincedeki Levant ve Orient kelimeleri ile aynı anlamda kullanılıyor.
Geçmişte Anatolia/Anadolu adlandırması ile klasik Yunan şehirlerinin doğu bölgesi veya Bizans kastediliyordu.
Asya kıtasının bu yarımadasının Orta Çağ Latincesindeki Anatolia şeklindeki adlandırması, Antik Yunancadaki anatole kelimesinden geliyor. Anatole, “doğu” demek ancak daha eskiye gittiğimizde ilk anlamı “Güneş’in doğuşu” olarak karşımıza çıkıyor.
Ana (ufuk) + tellin (yükselmek) kelimelerinden oluşan anatole kelimesinin ilk anlamının “ufuktan yükselen Güneş” olduğunu düşünebiliriz. Daha da dikkatli baktığımızda ise ana- ön ekinin başka anlamlarıyla da karşılaşıyoruz. “Tekrar, yeniden” gibi bir anlama da sahip olan bu kelime ile birlikte kelime kökeninin zenginliği bizi “her gün yeniden yükselen Güneş” gibi bir yere götürüyor.
Her şeye rağmen Güneş’in her gün yeniden yükseldiği bu toprakların adının Türkler için de anlamı ve önemi büyük.
Türkler son olarak İstanbul’u da ele geçirip bu Yunan/Bizans topraklarını tümüyle ele geçirdiklerinde bunu kendi dillerine Anadolu olarak uyarlıyorlar.
İlginç şekilde, Türkçeye uyarlanmış hali de anlamlı bir kelimeye dönüşüyor. Türkler burayı ana yurt olarak benimsiyor ve Türkçe anlamı ile müsemma derin anlamlar yüklüyorlar. Kelimenin orijinal anlamı da bu şekilde zengin anlamlandırmalara açık.