Ah, internet! Bilgi denizinde yüzerken bazen yanlış bir bilgi adasına çarpmak kaçınılmaz oluyor. Son zamanlarda, “tımarhane” kelimesinin kökeniyle ilgili bir efsane, sanal dünyada âdeta viral bir dans gösterisi gibi dolaşıyor. Birileri bu kelimenin kökenini, hayal dünyasında fazla genişletmiş ve milyonlara ulaştırmış.
Tımarhane kelimesinin kökeni, Osmanlı zamanındaki tımarlama ve psikolojik rahatsızlıkları olanlarla birleştirildi, internetin karanlık sokaklarında kaybolmuş bir turist gibi dolaşıyor. Yanlış bilgi görünce dayanamayan biz de bu safsatanın doğrusunu aktaralım dedik.
Yeri gelmişken “zıvanadan çıkmak” söylemi ile Renault arabaların, “aynasız” polisler ile birleştirilip yayılmasındaki bilgilerin de gerçek hikâyesinden bahsetmeden olmaz. O zaman, bildiklerinizi unutma zamanı.
Yanlış bilgi deryasında milyonlarca izlenme alan “tımarhane”nin uydurma hikâyesi:
Videoda bize çok önemli bir bilgi verdiğini düşünen kişimiz, Osmanlı Dönemi’nde atların düzenli olarak her gün 45 dakika tımarlanması bilgisi ile giriş yapıyor. Herkesin işi gücü var, kim yapacak bunu derken dönemin insanlarının aklına, psikolojik rahatsızlığı ve zihinsel geriliği olanlar geliyor. Yani topluma katkı sağlaması zor durumda olan kişilere “Bari git, at tımarla.” diyorlar.
Buradan sonrası daha da “ilginç” hâle geliyor. Adamlar diyor ki; “Atın başına kimi versek, zamanla iyileşti.” Böyle böyle derken, psikolojik rahatsızlığı olanları at tımarlamaya gönderiyorlar yani orayı rehabilitasyon merkezine çeviriyorlar. Akıl hastanesi yerine “tımarhane” de günümüze böyle geliyor.
Espri bittiğine göre gerçeklere geçelim mi?
Tımar kelimesi, Farsça “tīmār” (bakım, gözetim) kelimesinden geliyor. “Ev” anlamındaki “hane” kelimesi ile de “tīmār” birleştirilerek “tımarhane” kelimesi ortaya çıkıyor ve bu kelime “insanlara bakım yapılan, insanların gözetildiği yer” anlamında kullanılıyor.
Görmüş olduğunuz gibi anlamı aslında oldukça basit. Basit olan bir diğer şey ise bu bilgiye ulaşmak. Biraz etimoloji kaynakları biraz TDK derken, bilginin doğrusu cebimizde.
Bu bilgiye inananlar için üzülürken inanmayanları da ayakta alkışlıyoruz:
Ara ara karşımıza çıkan “zıvanadan çıkmak” ve “polis” ikilisinin de birbiriyle alakası yok.
1960’lı yıllarda polislerin, demirden bir silindirin içerisinde durması ve sinirlendiği zaman “Beni zıvanadan çıkarma!” demesinden esinlenilmiş bir diğer uydurma bilgi daha var. Bu da iddiaları yansıtmıyor.
Zaten söylemin geçmişine bakıldığında 1960’lardan daha eski olduğu da görülüyor. Zıvana kelimesinin anlamları ise “iki ucu açık küçük boru”, “bir kilit dilinin yerleşmesi için açılmış delik” ve “pipo veya sigara ağızlığının sap bölümü” şeklinde. Yani, zıvana kelimesi uzun zamandan beri hayatımızda, 1960’lardan önce de.
İki parçanın birbirinden ayrılması durumu da yapanın asabiyeti ile ilişkilendirilerek “zıvanadan çıkmak” olarak Türkçemizde yer etmiş.
Polislere argoda “aynasız” denilmesinin arkasında Renault arabalar yok.
Bu asılsız bilgi de uzun zamandır bilinen bir diğer yanlış. “Aynasız” kelimesinin tarihi 1920’lere dayanırken sözü edilen Renault 12, Türkiye’ye 1970’li yıllarda geliyor.
Daha da detaylı bakacak olursak 1920’lerde aynasız kelimesi “çirkin, zararlı, fena ve hoş olmayan” şeklinde kullanılıyor. Polislere aynasız denmesinin tarihi ise 1930’lar.
Gerçekten, polislere neden “aynasız” denildiği tam olarak bilinmese de bu kelimenin “aynasız” kelimesinin gerçek anlamından yola çıkan ve kolluk kuvvetlerinden hazmetmeyen kişiler tarafından konulduğu en mantıklı açıklama oluyor.
İnternetin bilgi çöplüğü olduğunu düşündüğümüzde aslında onun ne kadar büyük bir veri kaynağı olduğunu da unutmayın ve mantıksız duran söylentilere inanmak yerine ufak bir araştırma yapın. Böylelikle sosyal medya hesabı açan herkes, atıp tutarak milyonlarca izlenmez.