Bundan yaklaşık 24 yıl önce sabah saatlerinde 161 yolcu ve 1 kondüktör, Avusturya’nın bir dağı olan Kitzsteinhorn’a, trenle gitmek üzere yola çıktı. Yolculuğun ilk dakikalarında her şey olması gerektiği gibi ilerliyordu ancak tren, çok geçmeden durdu.
Tarihin en ölümcül facialarından biri olarak anılan Kaprun felaketi, tren hareketini keser kesmez gerçekleşmeye başlamıştı. Trenin kondüktörü bile bu gidişata dur diyememiş, kendisiyle birlikte tüm yolcular, hayatını kaybetmişti.
Peki bu facianın arkasında hangi sebepler vardı?
Bu tren yolculuğunda neler yaşandığına adım adım bakalım.
Tren, beklenmedik bir şekilde güzargâhındaki bir tünelin içinde durmuştu. Kondüktör çok geçmeden, kontrol merkezine yangın ihbarında bulunmuş ve akabinde yolcuların dışarı çıkması için trenin kapılarını açmaya çalışmıştı.
Ne yazık ki kapılar açılmamış ve kondüktörün kontrol merkeziyle olan bağlantısı kesilmişti. Çünkü yangın, demir yolu boyunca uzanan bir güç kablosunu küle çevirmiş ve bölgenin geneli, elektrik kesintisiyle karşı karşıya kalmıştı.
Yangından canlarını kurtarmaya çalışan yolcular, kayak merkezine seyahat ettikleri için yanlarında bulunan kayak sopalarıyla, trenin camlarını kırmaya çalışmıştı.
Yolculardan 12’si, aralarında bulunan bir itfaiyeci sayesinde camları kırarak trenin dışına çıkmayı başarmış ancak geriye kalanların çoğu, zehirli dumanlar sebebiyle bilincini kaybetmişti.
Kondüktör, her ne kadar geç kalınmış bir hamle olsa da kapıların kilidini açmayı başarmış, bilincini hâlâ kaybetmemiş olan 3-4 kişi kurtulmuştu.
Ayrıca trenin içinde bulunduğu tünel, adeta bir fırın görevi görerek oksijeni emiyor, zehirli dumanları ve ısıyı ise yukarı gönderiyordu. Bu sebeple kapıdan çıkmayı başaran yolcular ve kondüktör de aşırı dumandan boğularak ölmüştü.
Yangın sebebiyle yükselen dumanların etkisi öylesine büyüktü ki yanan trenin üzerinden aynı tünele giren bir başka trenin içindeki kondüktör ve 1 yolcu da zehirlenerek hayatını kaybetmişti.
Peki bu felakete ne sebep olmuştu?
Resmi soruşturmada bu kazanın nedenlerinin, trendeki fanlı ısıtıcının arızalanması, aşırı ısınması ve beklenmedik şekilde ateşlenmesi olduğu belirlendi. Ayrıca trendeki tasarım hatası, yanıcı hidrolik sıvının yavaş yavaş ateşlenerek sıvı hatlarının erimesine ve alevlerin daha da beslenmesine sebep olmuştu.
Yine bu esnada hidrolik basınç kaybı, frenleri aktifleştirmiş ve hidrolik olarak çalıştırılan kapıları devre dışı bırakmıştı.
Öte yandan bu trenin füniküler sistemli olması da felaket ihtimalini güçlendirmişti.
Çünkü füniküler trenlerin ünitelerindeki yangın söndürücüler, yolcuların erişemeyeceği kapalı bölmelerde bulunur ve duman dedektörleri yoktur. Bu sebeple yolcular, yangına kendi çabalarıyla bir müdahelede bulunamamış ve yangının büyümesi engellenememiştir.
Bu konuda bir uzman ise tren tasarımcılarının, daha önce füniküler sistemli trenlerde bir felaketle karşılaşılmadığı için bu kazalara hazırlıksız olduğunu belirtir.