Bir filmde ya da gerçek hayatta, Amerika’daki insanların toplu taşıma kullandığına ne kadar sıklıkla şahit oldunuz? Öğrenci ya da evsiz değilse muhtemelen birkaç kez. Peki bunun sebebi sizce ne olabilir?
Türkiye’nin büyük şehirlerindeki toplu taşıma sisteminin bile ABD’ye kıyasla garip bir şekilde daha derli toplu olduğunu görüyoruz. Bizdekinden bile verimsiz olan ABD toplu ulaşım sistemleri, diğer ülkelerin aksine sürekli olarak daha düşük yolcu sayısı, kısıtlı servis saatleri ve daha uzun bekleme süreleri gibi sorunlarla karşı karşıya.
Maliyetlerinin büyük bir kısmı kamu vergi gelirleriyle sübvanse ediliyor. Bu da Amerikalıların, toplu taşıma için daha fazla para harcamasına rağmen düşük hizmet almaları anlamına geliyor.
Peki bu durum Amerika’nın coğrafyasal kaderiyle mi ilgili?
Şöyle bir geçmişe gidelim. Şehirler, arabaların yaygınlaşmaya başladığı 1950’lerden sonra inşa edildiği için toplu taşıma sistemlerinin etkisiz olması kaçınılmazdı. Fakat Kanada’ya bakıldığında arabaya dayalı bir gelişme söz konusu olmasına rağmen toplu taşıma sistemlerinin durumu çok farklı.
Örneğin, Portland ile Vancouver‘ı, Salt Lake City ile Edmonton’ı veya Des Moines ile Winnipeg’i karşılaştırırsanız, her zaman Kanada şehirlerinde kişilerin daha fazla toplu taşıma hizmeti alabildiğini görebilirsiniz.
Avrupa ve Asya’da toplu taşımalar hayati bir kamu hizmeti olarak görülürken ABD’de buna rastlamak pek mümkün değil.
ABD’de bu, hayati bir hizmetten çok sosyal bir refah temsili olarak bile görülüyor. Bu bakış açısının elbet bir sonucu gelişememiş toplu taşımadır. Fakat bu tek sebep olmak için yeterli değil. Amerika’nın gelişmiş tramvay sistemi, Büyük Buhran ile darbe aldı.
1920’lerde gelişen otomobil teknolojisi, otobüs işletmeyi tramvay işletmekten daha ucuz hâle getirmişti.
Yalnızca coğrafya da bu durumu açıklayamaz. Çünkü otomobile dayalı ulaşım yalnızca Amerika’da gelişmedi. Avrupa ve Kanada’daki şehirler de aynı gelişmeyle karşılaşmalarına rağmen toplu taşıma sistemlerini geliştirebildiler.
Hatta Amerika’daki bazı şehirler, var olan toplu taşıma sistemlerini bile kaldırarak otoyolları tercih ettiler. Kulağa oldukça garip ve ‘lüks’ geliyor değil mi?
Temel nedenlerinden biri: Sınırlı çalışma saatleri.
Ülkemize bakarak bir beyin fırtınası yapalım. Neredeyse 7/24 hizmet veren toplu taşıma hizmetimiz, sınırsız bir çalışma saatine sahip. Diğer ülkelerde toplu taşımalar, daha yüksek ücretlerle ve daha sık hizmet sunarak daha cazip hâle getirilirken ABD’de toplu taşıma genellikle düşük maliyetli ve kısıtlı.
Bu konuda Amerika’nın diğer ülkelerin aksine geri planda kalmış olma sebebinin “gecikmiş modernizasyon”dan kaynaklı olduğu düşünülüyor.
California Berkeley Üniversitesinde bölge ve şehir planlama alanında profesör Robert Cervero, Avrupa’da toplu taşıma hizmetindeki artışın, nüfus yoğunluğundan ziyade “zenginlik ve güce yakınlığın bir kombinasyonu ile bir şehrin büyük insanları çekebilecek kadar iyi bir toplu taşıma sistemiyle donatılmasıyla” ilgili olduğunu belirtiyor.
Bir başka sebep ise rotaların ulaşılabilir olmaması.
Amerika’da yaşayan insanlar için bir yerden bir yere ulaşmanın en kısa yolu kendi araçlarıyla seyahat etmek ya da yürümek. Çünkü bazen kısa mesafede (araba ile 10 dakika süren) bir yer toplu taşıma ile 1 saate kadar çıkabiliyor.
Bu da rotaların düzenlenmesi gerektiği gerçeğini doğuruyor. İnsanların toplu taşımada zorlanmalarının en büyük faktörlerinden birinin rota olduğuna da böylece dikkat çekiliyor.
Bu durum elbette hep böyle değildi. 1890’dan 1930’a kadar şehirlilerin Denver, Des Moines, Los Angeles ve Boston gibi yerlerde binalara taşınmasıyla “tramvay banliyöleri” gelişmişti. Bu bölgelerdeki evlerin çoğu, en yakın tramvay durağına yürüme mesafesindeydi.
Yıllar ilerledikçe otomobillerin de gelişmesi, ABD’nin de bunun etkisinde kalmasına yol açtı. Bu yüzden de raylar, zamanla kullanılmaz hâle geldi.
Hükûmetin, toplu taşımaya insanları teşvik etmemesi de araçların kullanım oranına şöyle yansıyor:
Şehirler, insanların yürüme mesafesinde tasarlanmış.
II. Dünya Savaşı’ndan sonra araba kültürü ve müstakil evlere artan ilgi de ABD’de toplu taşımaların çok fazla kullanılmamasına büyük bir etki sağladı. Kullanılmamasını anladık da neden geliştirmek adına bir şey yapmıyorlar?
Bunun tek açıklaması var: Başta bahsedildiği gibi uzun rotalar yüzünden yolcu sayısının az olduğu gerekçesiyle gerekli bakımlar ihmal ediliyor ve az paraya yüksek hizmet vermek istemiyorlar.
Bugün toplu taşımanın ABD’de kötü olmasının tek sebebi bu olsa bile geçmişe dönüp baktığımızda 1950’lerden sonra arabaya yüksek hızlı bir geçiş de sebepler arasında gösterilebilir.Günümüzde koşulların iyileştirilmesi için çalışmaların sürdüğünü söyleyebiliriz.