Amerika’daki Kırbaç Cezalarının Eften Püften Sebepleri

19. yüzyıl Amerika’sında geçen kırbaçlama yasası dönemi, tarihin unutmak istediği acı dolu anıları beraberinde getiriyor. O zamanların insanları, sadece toplum içinde sarhoş olmanın bile kırbaç cezasını gerektirdiği bir dönemde yaşıyorlardı. Ancak bu zorlu yıllarda fiziksel cezalandırmanın yanı sıra birçoğu için belki de daha yıkıcı olan, psikolojik bir savaşla da baş etmekti.

Kırbaçların gölgesinde sağlanan sözde adaletin ötesindeki cezalar, kan donduran bir gerçeği simgeliyor. Fotoğraflara baktığınızda, o insanların çektiği acıları düşünmek, sizi bir anlığına bile olsa o karanlık dönemin içine çekebilir.

Kırbaçlamanın geride bıraktığı derin yaralar, sadece fiziksel değil aynı zamanda insanlığın vicdanını da sarsan bir hikâyenin parçaları. Bu hikâye de bizi şunu yeniden hatırlatacak: Tarih sadece geçmişe ait değil; geçmişin ağırlığı, bugünümüzü şekillendiriyor.

Amerika’da acının adaleti “kırbaç”

kırbaç cezası

Amerika’nın erken sömürge döneminde cezalandırma biçimlerinden biri de kırbaçtı. Çubuk, anahtar, dokuz kuyruklu kedi, sjambok ve kamçı gibi özel aletlerle yapılan kırbaçlama; İngiliz sömürgecilerin, suçluları disiplin altına alma aracı olarak kullandığı yasa, Amerika’ya da gelmişti.

Gordon adında bir Afrikalı-Amerikalı köle

Amerika tarihindeki belki de en rahatsız edici şeylerden biri olan kırbaçlama; hırsızlık, toplum içinde sarhoşluk ve itaatsizlik gibi çeşitli suçlar için kullanılsa da köleleri kontrol etme aracı olarak da tercih ediliyordu. Amaçları, kölelerin sadece fiziksel ceza alması değil aynı zamanda köleleştirilmiş nüfusa boyun eğdirmekti. Yani aslında psikolojik terör aracı olarak kullanılıyordu.

Birileri “durun” demeye başlamıştı ama bunu duymak istemeyen bölgeler de vardı.

kırbaçlama direği

Amerikalı toplumsal reformcu ve hümanist Dorothea Lynde Dix ve etkili birkaç kişi daha hapishanelerin iyileştirilmesini ve mahkûmların insani muamele görmesi için çaba gösterdi. Bu hareketler sonrasında kırbaçlama, kamuya açık alanlarda yavaş yavaş azalsa da 20. yüzyıla kadar bazı bölgelerde devam etti.

Maryland ise kırbaçlama yasasını tanımaya devam eden eyaletten biriydi. 20. yüzyılın başlarında Maryland’ın Baltimore şehrinde kırbaçlama, adli ceza biçimi olarak hâlâ kendine yer buluyordu. Genellikle de saldırı, darp veya diğer şiddet içeren suçlulara uygulanıyordu.

Delaware’deki kırbaçlama direği

Delaware eyaleti de Maryland gibi hapishanelerde kırbaçlama cezasını kullanmaya devam etti. Kırbaç sayısına ise cezaevi yetkililerinin takdirine ve suçun ciddiyetine göre karar veriliyordu. Bazı tarihçiler, 1900 ila 1940 yılları arasında eyalette bin 600’den fazla erkeğin kırbaçlanmış olabileceğini söylüyor.

Kırbaçlama denilince akıllardan silinmeyen Baltimore Şehir Hapishanesi

kırbaç

Kırbaçlama cezası genellikle Baltimore Şehir Hapishanesinde yapılıyordu. Hapishaneyi ikonik hâle getiren mahkûmlardan biri de yukarıda gördüğünüz Clyde Miller. Soğuk bir mart gününde Miller’ı hapishanedeki ahşap direğe kolları uzanmış ve üst bedeni çıplak şekilde bağlıyorlar. Miller’ın suçu, karısını dövmekti.

50 tanığın izlediği sırada Miller, birden fazla düğümlü kayışa sahip “dokuz kuyruklu kedi” olarak nam salmış kırbaçla saniyede bir kırbaç hızında 20 kez kırbaçlandı. Acımasız kırbaçlamanın ardından Miller, hıçkırarak ve acıdan yarı baygın hâlde hapishane revirine götürüldü.

Cezayı infaz eden Şerif Joe Deegan ise olaydan sonra bu görevden hoşlanmasa bile yalnızca kanunun aracı olduğunu ve bu kanunun kitapta yer aldığı sürece işini yapmaya devam edeceğini söyledi. Bu noktada insanın iş değiştirmesi mi daha mantıklı yoksa olduğu yerdeki kurallara istese de istemese de uymak mı bilemiyoruz.

Hapishanenin son kırbaçlanan ismi Miller oldu.

hapishane cezaları

Kırbaçlama direğinin pürüzsüz ama karanlık yüzüne kelepçelenen Miller, Baltimore’da kırbaçlanan son kişi olmuştu çünkü hapishanede kırbaç kullanılması artık kamuoyunun dikkatini çekmeye başlamıştı.

Eleştirenler; kırbaçlama cezasının gelişen insan hakları standartlarını, zalimce ve olağan dışı cezalara karşı yasağı ihlal ettiğini ve modası geçmiş bir ceza yöntemi olduğunu savunuyordu. Tabii ki kırbaçlamayı savunanlar da vardı. Onlara göre de bu ceza yöntemi, suça karşı caydırıcıydı.

Hapishanedeki kırbaç uygulamasının incelemeye alınmasının ardından ve hukuki baskı ile de 1950’lerin ortalarında adli bir ceza olarak kırbaçlama yöntemi kaldırıldı. Yasalar sayesinde Delaware’de de 1952’de son kırbaçlanma gerçekleşti.

Delaware kırbaçlama direği

Delaware’deki kırbaçlama direği ise 2020 yılına kadar Georgetown, Sussex County’de halka açık bir alanda sergileniyordu. Tarihçilerin ve aktivistlerin; kırbaçlama direğini, sistemik ırkçılık ve adaletsizliğin bir hatırlatıcısı olarak kınaması işe yaradı ve direk, Tarihi ve Kültürel İşler Dairesi deposuna kaldırıldı.

Tarihin tozlu raflarından çıkan diğer ceza yöntemleri:

“Bunlar Hangi Korkunç Zihniyetin Ürünü Olabilir?” Dedirten İnsanlık Tarihinin En Dehşet Verici Ceza Yöntemleri

İyi ki O Döneme Denk Gelmemişim Dedirten Birbirinden Korkunç Çin İşkenceleri

Osmanlı’da Suçluya Ölmek İçin Adeta Dua Ettiren Çeşitli İşkence Yöntemleri

Orta Çağ’ın Şüphesiz En Dehşet Verici İşkence Yöntemlerinden Biri: İspanyol Eşeği

Orta Çağ’da Kendinizi Öldürmenin Bile Bir Cezası Vardı: Peki, Ölmüş Birine Nasıl Cezalar Veriliyordu?

Osmanlı Dönemindeki Kan Donduran İdam Yöntemlerini Okuyunca Yaşadığınız Döneme Şükredeceksiniz

Orta Çağ İngiltere’sinde Vatana İhanet Suçu İşleyenlere Uygulanan İnsanlık Dışı İdam Yöntemi

Başa dön tuşu