Marmaray hizmete girmeden önce birçoğumuz, cam bir tünelin içinde giden bir tren hayal etmiştik… Peki böyle bir hayal, gerçek olabilir miydi?
Marmaray, 4 senedir hayatımızda ve milyonlarca İstanbullu, ulaşımında Marmaray’ı tercih ediyor. Henüz yapım aşamasındayken ise birçoğumuzun gözünde canlanan manzara, suların içinde süzülen bir trendi…
Peki Marmaray niye düşündüğümüz gibi, denizin altında cam bir tüpün içinde hareket edecek şekilde yapılamadı? Hayallerimizin yıkılmasına engel olan etkenler nelerdi?
İlk olarak, Marmaray fikrinin nasıl ortaya çıktığına bakalım.
Marmaray fikrini ilk olarak Sultan Abdülmecid ortaya attı. Tabii ki bu fikir, dönemin şartlarında sadece bir tünelden ibaretti ancak o zamanın teknolojisi bu proje için elverişli değildi. 42 yıl sonra, 1902 yılında proje hakkında bir tasarım yapıldı ve başlangıcı 2004 oldu.
Tamamlanma tarihi 2009 olarak ilan edilen projenin çalışmaları sürerken keşfedilen tarihi ve arkeolojik buluntular, gecikmeye neden oldu ve en sonunda, tahmin edilenden 10 yıl sonra, 2019 yılında hizmete girebildi.
Marmaray, teknik olarak denizin içine yapılmadı.
Tünel, denizin içinden değil denizin altındaki kara parçasının içinin oyulması ile yapıldı. Yani Marmaray’da seyahat ederken gördüğümüz betonların arkasında Marmara denizi değil, bu denizin tabanındaki kara parçası görünüyor.
Peki denizin altına cam tünel yapılabilir miydi?
Fikir olarak oldukça güzel duruyor değil mi? Tünel camdan olacak, biz de içeride denizin altını seyrede seyrede güzel bir yolculuk yapacağız… İşe bu şekilde gidip geldiğinizi düşünün, ne sinir kalır ne stres!
Ancak bu fikir düşündüğümüz kadar kolay değil çünkü cam bir malzeme kullanıldığında tünel, basınca dayanamayıp kırılır. Cam yerine akrilik benzeri bir materyal kullanmak gerekir, bu da üretim maliyetini artırır.
Maliyeti de bir kenara bırakalım desek…
“Parası neyse verelim yapalım!” dediğimizde de işler karışıyor çünkü basınca dayanması için gereken tek şey farklı bir materyal değil. Yapılacak bu tünelin tek parça halinde olması gerekiyor ki bir süre sonra su almasın.
O kadar uzun bir tüneli tek parça ürettiğimizi varsayalım. Bunun taşıması ve montajı neredeyse imkansız olur. Parça parça üretip denizin altında birleştirdiğimizde ise birleşim noktalarından su alma ihtimali oldukça yüksek. Yani denizin altında cam tünel yapılabilir mi sorusunun cevabı koca bir hayır. En azından günümüz teknolojisi ile…
E Marmaray’da hangi malzeme kullanıldı o zaman?
Marmaray yapılırken çelik ile güçlendirilmiş beton bir malzeme kullanıldı. Tünelin parçaları karada hazırlanırken içeriye su dolmasını engellemek için büyük kapaklarla tasarlandı. Bu kadar sağlam malzeme kullanılmasının bir sebebi de Marmaray hattının fay hattı üzerinde olması.
Marmaray’ın bir benzeri daha var!
Marmaray ile aynı mantık ile yapılan bir diğer tünel de Manş Tüneli. 1802 yılında bir mühendis, Manş Denizi’nin tabanının delinip içerisine bir tünel yapılması fikrini ortaya attı. Fikir Napolyon tarafından da beğenildi fakat savaşlar yüzünden proje askıya alındı.
1880’li yıllarda ise bazı özel şirketler bu projeyi hayata geçirip tünele demiryolu döşemek için çalışmalara başladılar. Tünel 1800 metre uzunluğa eriştiğinde ise İngiliz basını projenin tehlikeli olduğunu söyleyip projeyi durdurttu.
1800’lerde ortaya atılan fikir, 1994’te hayat bulabildi.
Fransa ve İngiltere hükûmetleri 1960’lı yılların ortalarında tünelin yapılması için tekrar anlaştılarsa da daha sonra yüksek maliyetleri gerekçe gösteren İngiltere, 1970’li yıllarda yapımı yine durdurdu.
10 yıl süren çalışmalarda ise tünelin 2400 metrelik bir bölümü tamamlanmıştı. Manş Tüneli, 1986’da tekrar gündeme geldi. Tünelin yüksek maliyeti İngiliz ve Fransız bankalarından borçlar alınarak karşılandı. En sonunda 6 Mayıs 1994’te çalışması biten tünel kullanıma açıldı