Meyve ve sebze dünyasının açık ara en büyük drama kraliçelerinden biri olan soğanlar, evimizin bir köşesinde oldukça masum gözükseler de küçük bir bıçak darbesi alır almaz bu masumluklarını yitirirler.
Sanki bu bıçak darbelerinin intikamını almak ister gibi dur durak bilmeyen gözyaşları dökmemize neden olurlar. Üstelik sebep oldukları göz yanmaları ve kaşınmaları da cabasıdır.
Peki soğanlar bizi neden ağlatır?
Vücudumuz bazal, refleks ve duygusal olmak üzere 3 farklı türde gözyaşı üretir.
Yağ, mukus, su ve tuz içeren ve aynı zamanda enfeksiyonlarla savaşmamıza yardımcı olan bu gözyaşları, söz konusu soğan doğramak olduğunda bir refleks olarak ortaya çıkar.
Bir soğanı soyduğumuzda, gözümüze toz kaçtığında veya kustuğumuzda, kaşlarımızın altındaki bezler gözlerimizi tahriş eden bu maddeleri dışarı atmak ister. Hâl böyle olunca da gözyaşı dökmek kaçınılmaz olur.
Öte yandan bir soğanı kesmek, bir dizi kimyasal reaksiyonu tetikler.
Bu tetikleme, S-1-propenil-L-sistein sülfoksit ismi verilen özel bir amino asidin salınmasıyla başlar. Bu amino asit, soğanın parçalanmış hücrelerinden salınan su ve enzimlerle reaksiyona girmeye başlar.
Yine bu reaksiyon da 1-propenil sülfenik asit isimli bir kimyasal üretir. Devamında bu kimyasal, propanetil S-oksit olarak bilinen bir gaza ayrışır ve küçücük bir soğan karşısında bile gözyaşı dökmemizin suçlusu işte bu maddedir.
Çünkü bu kimyasal, su ile reaksiyona girerek sülfürik asit oluşturur. Kornealarımız da cildimizden, milimetre kare başına yaklaşık 400 kat daha fazla ağrı reseptörüne sahip olduğundan, bu gibi şeyleri tespit etmede inanılmaz derecede başarılıdır.
Peki soğanın türü, bu noktada belirleyici mi?
Beyaz, kırmızı, taze, arpacık, inci, sarı gibi çok sayıda soğan türü vardır ve gözyaşı konusundaki etkileri birbirinden farklıdır.
Örneğin sarı, kırmızı ve beyaz soğanlar, en sert kimyasal reaksiyonu oluşturan çeşitler arasındadır ve çok fazla kükürt içerirler. Yeşil soğan gibi daha tatlı türler ise daha az kükürt içerir, çok daha az keskindir ve çoğu insanda çok daha az gözyaşı üretir.
Özetle soğanın kabuğu kırılır kırılmaz, sülfürik asit kusmaya başlar ve bu asitin birleşerek ürettiği propanetil S-oksit de göz yaşartıcı bir madde olduğundan, gözlerle temas eder etmez gözyaşlarını beraberinde getirir. Geriye ise yemek yaparken çaresizce ağlamak kalır.